İmam Hatiplerin Orta kısmının zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması ile otomatik olarak kapatılmasından çok da uzun yıllar geçmeden İmam Hatip Ortaokulları hem de müstakil birer kurum olarak açılmış oldu. Önceki uygulamada da orta kısım vardı ancak halk, İmam Hatip Lisesini bir bütün olarak algılar, yedi yıllık bütünlüğü “İmam Hatip” olarak görürdü. Bu yedi yılın ilk üç yılı ortaokul diğer 4 yılı lise idi.
4+4+4 sitemi ile aslında İmam Hatiplerin Orta kısmı da dört yıla çıkarılmış oldu. Bu yeni uygulamada meslek liselerinin de orta kısmının tekrar açılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Teknik, mesleki, sağlık alanlarının da bir an önce orta kısımları açılmalı. Kamuoyunda oluşan ya da oluştuğu düşünülen “iki alternatiften başka yok” algısı bir yana öğrencilerin yetenek ve isteklerine göre ve hatta akademik başarılarına göre liselerin hazırlık bölümü diyebileceğimiz orta kısmına gidebilmeli.
Bununla birlikte İmam Hatip Ortaokullarının açılmasını önemsiyorum. İmam Hatip Ortaokulları henüz mezun vermedi. Buna rağmen velilerin göstermiş olduğu rağbet artarak devam etmektedir. Şehirden şehre bu rağbet değişiklik gösterse de ortaokullar kadar İmam Hatip Ortaokulları sayısı da artmaktadır. Bu durum İmam Hatip Ortaokulunun sadece açılmış olmasından dolayı değil, bu milletin gösterdiği teveccühten kaynaklanmıştır.
Bu milletin göstereceği teveccüh diyorum, çünkü rejim her ne kadar İmam Hatip Lisesi, İmam Hatip Ortaokullarını, İmam Hatip Kursları ve bunların devamı olarak algılanan İlahiyat Fakültelerini açarken olaya bu milletin baktığı gibi bakmamış olsa bile.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Cumhuriyet kadroları toplumdaki dini hassasiyetin farkında olarak, yeni uygulanmakta olan genç bir yönetim şeklinin büyümesinde toplumun her kesimine ihtiyaç duymuş ve dine yakın durduğunu hissettirmek istemiştir. Ayrıca, yeni şekillenen bir toplumda rejimin istediği tarzda bir din eğitimi verilmesi ve bu yeni yapıya uyumlu bir din adamı yetişmesi gerek görülmüştür.
Çok yakın zamanda, İmam Hatiplerin geldiği nokta karşısında tedirgin olan ve hatta panikleyen kesimler, aslında bizzat İmam Hatipleri açan kesimlerdi de aynı zamanda. Olan neydi? Olan şuydu; İmam Hatipleri ve bizzat Cumhuriyet Partisi olduğunu kabul eden parti tarafından açılan İlahiyat Fakülteleri, onların düşündüğü ve arzuladığı gibi eleman yetiştirmekte mahir olamadı. Bilakis, yine bu milletin çaba, emek ve gayreti ile orucunda, namazında, ahlakında hassas olan avukatlar, mühendisler, doktorlar, öğretmenler yetişmiş oldu.
Her ne kadar kimi çevreler artık İmam Hatiplerin tarihteki yerini almaları gerektiğini söylese de ve hatta bazıları açılan okullar nedeniyle “her yer mantar gibi İmam Hatip” oldu dese de bu iş onların baktığı ve görmek istediği gibi değildir.
Halk, kendi eliyle yaptı İmam Hatip Liselerinin binasını, yurdunu, camisini. Fakir olanı okuttu, aşını, yemeğini, bursunu verdi. Bir ayrıcalık oldu İmam Hatipli olmak. Bunu da bu millet gerçekleştirdi. Şimdi yeniden bir fırsat ve imkân var, bu okulları açanlar, kapatanlar değil bu okullara sahip çıkan millet bu fırsatı değerlendirecektir.
Bu vesile ile özellikle İmam Hatip Ortaokullarında görevli yönetici, öğretmen ve diğer personelin çok daha hassas ve itinalı davranması gerekmektedir. Özellikle beşinci sınıfa başlayan yeni öğrenciler daha çocuk yaştadırlar. Sınıf öğretmeninden yeni ayrılmış olarak gelecek ve alışık olmadığı branş öğretmenleri ile karşılaşacaktır. Bu nedenle bu yaş grubunun özellikleri dikkate alınarak onlara uygun yaklaşımlar sergilemeliyiz.
Sevgi, ödül, önemsemek ve elbet daha çok ilgi ve sabırla bu öğrencilerle ilgilenilmeli bilhassa Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin bu konuda örnek olmaları gerekmektedir.