Ülkemizde sorunlarımızı kendimiz çözemediğimizde klasik olarak üst makamlardan yardım isteriz. İntihar etmek için çatıya çıkan biri bile validen, emniyet müdüründen aşağısını kabul etmez. Yazılı basınımızda üç-beş yıl önce yakalandığı hastalığın ardından resmen ölüm orucuna girdi. İyileşmek, tedavi olmak için en ufak bir çaba göstermiyor, yavaş yavaş ölümü bekliyor. Bu durumda da görev doğal olarak yetkililere düşüyor.
Dijital medyanın gelişmesiyle birlikte yazılı basının güç kaybedeceği bir gerçekti. Lakin ülkemizde yaşanılan durum biraz farklı. Gazetecilerimiz, gazete sahipleri, yöneticileri ayakta kalmak için en ufak bir çaba göstermiyor. 2018’deki kur saldırısının ardından kâğıt maliyetleri artarken reklam gelirinde de önemli ölçüde bir düşme yaşandı. Gazetelerimiz epey zor duruma düştü. Günden güne azalan tirajlarında etkisiyle artık yazılı basın ne zaman tam anlamıyla bitecek diye gün sayılmaya başlandı. Gazeteciler cemiyeti, basın konseyi ya da basın camiasıyla alakalı sendikalar kendi içlerindeki ideolojik kavgaları bir kenara bırakamadıklarından yazılı basına dair bir çözüm üretemiyorlar. Doğal olarak çözüm yine devlete, hükümetin yetkili organlarına kalıyor. Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı yazılı basınımızın sorunlarının çözümü noktasında katkı sağlayacak bir kurumdur.
İletişim Başkanlığı’nın öncelikle yapması gereken ulusal basında yer alan gazetelerin sahipleri, yayın yönetmenleri, her gazeteden birkaç yazar, muhabirden oluşan bir heyeti bir araya getirerek temel sorunları tespit edip, çözüm önerileri getirmektir. Sonrasında kısa zamanda bir yol kat edileceği muhakkaktır.
Basınımızın öncelikli sorunu kâğıt maliyetidir. Devletimiz sadece gazetelere kâğıt üretecek bir fabrikayı istese çok kısa bir zamanda kurabilir. Ulusal ve yerel basının yıllık ortalama tükettiği kâğıdın miktarı bellidir. Böyle bir fabrika hayata geçirilirse ithal edilen kâğıt için ödenen milyonlarca lira ülkemizde kalacak ve gazetelerimizin de maliyeti önemli ölçüde düşecektir.
Okur açısından bakacak olursak basınımızın en önemli sorunu dağıtımdır. Yaysat’ın gazete dağıtımını bırakmasıyla ülkemizde gazete dağıtımı yapan tek bir firma kaldı. Son iki yılda birçok bayi gazete satışını bıraktı. Nedenini sorduğumuzda gazete satışından çok sembolik bir kâr elde edildiğini buna rağmen dağıtımcı firmanın peşin teminat bedeli istediğini, iade edilen gazetelerin ödemelerinin geç yapıldığını, iadelerin bir kısmının parasının verilmediğini bunun içinde bayilerin artık uğraşmak istemediklerini söylüyorlar. Son iki yılda kaç gazete bayisinin satışı sonlandırdığını dağıtıcı firmadan rahatlıkla öğrenilebilir.
Gazete okuyabilmek için öncelikle gazeteye ulaşmak lazım. Konya’da şahit olduğum birkaç örneği aktarayım. Yaz aylarında okullar kapalıyken Selçuk Üniversitesi’nin kampüsüne gitmiştik. Kampüste gazete alacak bayi bulamadık. Eski bayi zarar ettiğinden satışı bıraktığını söyledi. Tamam, tatil, öğrenci yok ama yüzlerce memurun çalıştığı, tıp ve diş hekimliği fakültelerinden dolayı her gün binlerce hastanın geldiği bir kampüste gazete bayisi yoksa ortada ciddi bir sorun var demektir. Kampüste şu anda gazete satan bayi var mı bilmiyorum ama binlerce öğrencinin okuduğu bir yerde bayi yoksa zaten biz bu işi bırakalım(!) Konya’nın iki büyük AVM’si olan Kule ve M1’de de gazete bayisi yok. Her gün binlerce ziyaretçisi olan AVM’lerden bahsediyoruz. Evinize, işyerinize en yakın gazete bayii nerede bir düşünün…
Gazete satışlarını artırmak için ne yapılabilir? 70-80 yıllarda olduğu gibi gazete yeniden sokağa çıkarılabilir. Artırılacak bayilerin yanı sıra lise ve üniversite öğrencileri devreye sokularak seyyar gazete dağıtımı yapılabilir. Söylediğim şey hayal değil uygulaması çok basit. Bir öğrenciye sattığı gazete başı 25 kuruş kâr verilse günlük 100 gazeteden 25 lira para kazanmış olur. Günlük 25 lira öğrenci içinde iyi bir paradır. Kalabalık caddelerde, mahalle esnafı falan ayağına gelen gazeteyi sırf öğrenciyi desteklemek için alır. Ortaokul ve liselerde haftada bir gün gazete okuma saati yapılabilir. Milyonlarca öğrencinin de gazete tirajlarına ciddi katkısı olur. Öğretmenlerden aylık toplanacak beş-on lirayla her okula günlük üç-beş gazete bile alınsa satışlar iki-üçe katlanır.
Basınımız sızlanmaktan öteye bir adım atmıyor. İletişim Başkanlığı yetkilileri devreye girerse çok değil birkaç ayda bile önemli bir değişim olur. Diğer türlü 2023’te yazılı basın kalır mı veya 100 bin tirajı geçen gazete olur mu emin değilim…