Büyükşehir yasasının çıktığı 2012 yılından bu yana ilçelerle büyükşehirler birlikte çalışarak kalkınmalarının sürdürüyor. Kimi ilçeler ilk başlarda bu yasaya karşı çıksa da sonradan görüldü ki aslında güzel bir yasa olmuş. Bu yasayla birlikte köylerimize mahalle desek bile aslında resmiyette öyle denildiğini hepimizi biliyoruz, köy köydür işte.
Konumuza dönersek, Konya’nın 31 ilçesi var ve 28’i taşradan oluşuyor. Bu ilçeler, Büyükşehir Yasası gereği Konya Büyükşehir’e gelen ödenekler ile yatırım ve hizmet alıyor. Bunu da Büyükşehir Belediyesi kendi ekipmanlarıyla bizzat Başkan’nın talimatlarıyla yapıyor. Yani bir ilçeye yatırım için devletten gönderilen ödenek Büyükşehir’e gönderiliyor, Büyükşehir de bu ödeneği kendi imkanları ve dahilinde gönderilen ilçeye hizmet olarak veriyor. Aslında bir ilçe için gönderilen ödenek Büyükşehirlere verildikten sonra ilçenin kendi hizmetini kendi yapması beklenirdi. Yani, büyükşehir belediyelerine gelen para direkt ilçeye aktarılır ve ilçe de kendi yatırımını kendi yapardı.
Ama böyle olmuyor, ödenek direkt büyükşehir belediyelerine geliyor, onlarda üzerine ekleyip ilçelerine yatırım ve hizmeti götürüyorlar.
Ödenekler direkt ilçeye verilseydi ne olurdu? İnsanın aklına bin türlü şüphe geliyor. Aslında daha önce öyle yapıyordu. Ödenekler her belediyenin kendisine bizzat yapıyor ve alınan ödeneğe göre de hizmet veriliyordu. Ama böyle olunca gönderilen ödeneğin takibinde sorunlar oluştu. ‘Gönderdiğimiz parayla şu yatırımı yapacaktın ne yaptın’ diye sorulunca, ‘Aslında bizim şu yatırıma daha çok ihtiyacımız vardı onu yaptık’ cevapları alındı.
Aslında böyle olunca ödenek paralarının üzerinden tırtıklamalar mı dersiniz, yatırım yapıyoruz deyip başka yöne giden paralar mı dersiniz, geçmişte bu sistemle bir çok oyun döndü.
Geçenlerde Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, bu konuyla ilgili dost sohbetinde açıklıyor. ‘Bizim ilçelerimize gönderilen ödeneklerini üzerine 2 de biz koyup öyle yatırım yapıyoruz” diye
Konya’nın 28 tane taşra ilçelerinden bahsediyoruz
Derbent’in nüfusu 4 bin 86, Halkapınar’ın nüfusu 3 bin 883, Türkiye’nin en küçük ilçesi Yalıhüyük’ün nüfusu ise bin 532.
Ereğli’nin nüfusu 149 bin 333, Akşehir’in nüfusu ise 93 bin 830 oldu. Yalıhüyük’ün 100 katı, 150 katı büyük ilçelerden bahsediyoruz.
Yani bu ilçelere yapılacak yatırımda en önemli konu nüfus olmalıdır. Ereğli ile Yalıhüyük’e
Başkan Altay işte bunu diyor, “İlçenin büyüklüğüne göre ödenek geliyor, biz bunun üzerine ekliyoruz ve kendi ekipmanımızla yatırım hizmeti yapıyoruz” diyor. Gerçekten de öyle mi diye insan merak ediyor. Türkiye’nin tüm büyükşehirlerinde bu kural geçerli mi diyecek olursak, bana göre bu kural Konya için geçerlidir derim. Yani gelen ödeneğe 3 katıp bir de kendi elinle yatırımı yapacaksın. Konya büyük bir il olmasının yanında çok vefalı da bir şehirdir. Diğer büyükşehir belediyeleri de öyle yapıyordur belki hakkını yememek lazım ama benim inancım bunu en iyi Konya yapıyordur.
Peki ilçelerin kendi yatırımları yok mu? Tabi ki var. Kendi ödenekleriyle kendi yatırımlarını da yapabiliyorlar. Bir ilçeye hem büyükşehir yatırım yaparken hem de o ilçe kendi imkânlarıyla da başka yatırımları takip ediyor. Belki bazı ilçelerde ilk zamanlarda biraz sorunlar yaşanmış olabilir şu an görünen yatırımların iki koldan hızlıca yapıldığı.
İnşallah bundan sonra da Konya’nın ilçeleri daha hızlı kalkınacak ve güzel olacaktır.