Hayatımla ilgili hatırladığım en önemli konulardan birisi Fenerbahçe’dir. Herhalde 5 bilemediniz 6 yaşındaydım. O yaşlarımda Fenerbahçe’yi sevmeye başlamıştım.
Yok, seçkinci bir aileden geldiğim için değil, sarı lacivert renklere tutulduğum için Fenerbahçeli oldum…
Yıllarca pazartesi stresli isem bunun temel nedeni, Fenerbahçe için o hafta sonun kötü geçmesi olmuştur. Eğer çok neşeli isem mutlaka o hafta Fenerbahçe için iyi bir hafta sonu geçmiştir.
Yıllarca kaybettiğimiz Avrupa maçları beni tam anlamıyla yıkardı. Kupa maçında yenilmelerimiz, Galatasaray’ı şanlı bir şekilde yenmemiz, Beşiktaş karşısında Sergen’in golü ile son dakikada yenilmemiz, 3-0’dan 4-3’e getirdiğimiz tarihi Galatasaray maçları hep benim yıllarca karakterime, benliğime işlemiş önemli hayat notlarıdır.
Ama ne yazık ki hepsi geride kaldı, futbol piskopatizme yenildi…
Aslında futboldan nefret etmeye Fenerbahçe’yle Galatasaray’ın Şükrü Saraçoğlu stadyumunda oynadıkları maç sonrası Fenerbahçe’nin bir yiğit gibi davranamaması sürecinde başladı.
Sonra Galatasaray’ın seçkinci başkanı Ünal Aysal Türk futbolunun simge isimlerinden Fatih Terim’e, “eleman”, dedi, baktım futbol kaybetmeye başlayalı çok olmuş.
Galatasaray Beşiktaş maçı da midem bulanarak izlediğim son maçlardan biri oldu…
Ve o can sıkıcı Fenerbahçe Kongresi yaşandı…
Ve ben kararımı kesinleştirdim, artık futbolu sevmiyorum ve Fenerbahçeli değilim, çünkü biliyorum ki artık futbol bitti…
Şunu net bir şekilde ifade edeyim, çok net bir şekilde anlıyorum Müslüman olmanın temelinde yanlışa karşı koyabilmek, adaletsizliğe hayır diyebilmek var. İstediğiniz kadar namaz kılın, istediğiniz kadar ibadet yapın yanlışa yanlış diyemiyorsanız Müslümanlığınız tam olamıyor.
Hz Meryem’in konu alındığı bir dizi izlemiştim… O dizide çok enteresan bir şey vardı, aslında Rabbimizin razı olmadığı insanların hepsi din âlimleriydi… Hepsi Hz. Süleyman’ın (A.S.), Hz Davut’un (A.S.) yolunda olduklarını, hatta varisi olduklarını ifade ediyorlardı.
Belki de çağlarındaki en dindar insanlardı ama Allah onlardan Razı olmadı.
İbadetlerini eksik yaptıkları için değil, seçkinleştikleri için, lükse, şatafata yöneldikleri için, insanları sömürdükleri için…
İnsanların kendilerine hizmet etmelerini bekledikleri için, mazlumları anlayamadıkları, fakir ile fukara ile hem hal olamadıkları için Rabbimiz onlardan razı olmadı.
Garip, mahzun, fakir Zekeriya (A.S.) Peygamberimizden razı oldu, Hz. Meryem’i Zekeriya Peygambere emanet etti.
Netice itibariyle ben yanlışa yanlış demek istiyorum,
Aziz Yıldırım şike yapmıştır, diyor Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri, ya mahkemelere inanacağız, ya “yaptımsa Fenerbahçe için yaptım” diyen kendini Cumhuriyetin koruyucusu ilan eden seçkinci, gururlu, kibirli ve nezaketsiz, Aziz Yıldırım’a inanacağız?
Ben 6 bin bilmem kaç küsur Fenerbahçe Kongre üyesi gibi düşünmüyorum.
Azda olsam, tek de kalsam dürüst olmaya, doğrunun, haklının yanında yer almaya çalışıyorum ve Türkiye Cumhuriyet’inin mahkemelerine güveniyorum, inanıyorum. Şikeci birisini benim çok sevdiğim bir hükümet kurtarmış olabilir ama benim vicdanımdan kurtaramıyor ve Şikeci Aziz Yıldırım Fenerbahçe’nin başkanı olduğu sürece futbol bitmiştir diyorum.
Artık Fenerbahçeli olmadığımı ilan ediyorum…
Şunu da belirteyim futbolu sadece Fenerbahçe bitirmedi, Galatasaray, Beşiktaş ve genel olarak İstanbul’un seçkincileri hep birlikte futbolu öldürdüler, yerine savaş koydular, herkesi yakacak bir savaş ateşini…
Çok net ifade ediyorum, o kupa Trabzonspor’undur. Fenerbahçe’nin elinden o yıl şampiyonluk alınmalı ve bir alt lige düşürülmeliydi, kupa asıl sahibi olan Trabzonspor’a verilmeliydi…
Yapamadılar, yapılamadı…
Yalnız kalsam da Müslüman’a yakışan tavır içinde olacağım, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyeceğim...
Bir gün tekrar futbol kazanır mı? Bilemiyorum, bildiğim,
Ey Konyalılar Konyaspor’u güçlendiremezsek futbol değil seçkinci psikopatlar kazanacak bilginiz olsun…