Doğa Koruma Merkezi (DKM), Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) ve Konya Önder Çiftçi Derneği (KÖÇD) ortaklığında 2020 yılı Mart ayında hayata geçirilen "İklime Dirençli Tarım Ağı Projesi" 2023 Şubat ayında tamamlandı. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunun desteklediği projede iklim değişikliğine uyum alanında çalışmalar yapan sivil toplum, kamu ve özel sektör kuruluşları, üniversiteler, çiftçi birlikleri ve yerel yönetim temsilcileri bir araya geldi.
Projeyle aşırı hava olaylarının en fazla gerçekleştiği Antalya, Konya ve Şanlıurfa'da koruyucu ve iklime dirençli tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi için birer pilot çalışmaya hibe desteği verildi. Pilot çalışmalarda, iklim değişikliğine bağlı afetlerle mücadele konusunda, ekosistem temelli çözümler, organik atıkların değerlendirilmesi, yağmur suyu hasadı ve teknoloji kullanımı ön plana çıkarıldı.
Elde edilen deneyimleri yaygınlaştırmak, halkın sürece katılımını sağlamak için bilgi ve farkındalığının artırılması amacıyla "İklim ve Tarım" isimli bir belgesel hazırlanırken tarım alanındaki deneyimlerin paylaşılması için "İklimTarım" isimli (www.iklimtarim.org) bir platform oluşturuldu. Burada tarımda iklim değişikliğinin etkilerine dair yerelden haberler, uyum yöntemlerine yönelik yazılı ve görsel kaynaklar, etkinlik takvimi gibi araçlarla bilgi ve deneyimler paylaşılmaya devam ediyor.
Ayrıca, "İklimTarım" isimli mobil uygulamada kullanıcılar tarafından güncellenen "Türkiye Tarımsal İklim Afet Haritası" da yer alıyor.
Proje sonundaki gözlem ve deneyimlerini AA muhabiriyle paylaşan Doğa Koruma Merkezi Toprak ve Su Programı Koordinatörü Dr. Melike Kuş, tarımın bir dış ortam aktivitesi olması nedeniyle iklim değişikliğine karşı çok fazla hassasiyetinin bulunduğunu, sahada iklim değişikliğinin etkilerinin çok hızlı ilerlediğini gördüklerini ve iklimsel süreçlere dayanıklılığı artırmak için farklı alanlardaki uzmanların birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi.
"Modellemeler, sıcaklıkların artacağını, yağışların azalacağını gösteriyor"
İklim dostu uygulamaların her yerde aynı başarıya ulaşmadığını; araştırma kurumlarının uyguladığı, iyi sonuç aldığı ve yaygınlaştırmaya çalıştığı yöntemlerin çiftçi bazına indiğinde birtakım kültürel, sosyolojik, ekonomik sebeplerle her zaman istenilen sonucu vermediğini ifade eden Kuş, "Çiftçilik kolay bir iş değil, çok fazla değişken var, bunların birçoğunu zaten kontrol edemiyorsunuz, üzerine yeni bir yöntem ve teknik uygulamak risk almayı gerektiren bir durum. Bu riski her çiftçinin almaması çok normal." dedi.
Kuş, iklim değişikliğine karşı önlem alınmazsa tarımda yaşanacak olumsuzları şöyle sıraladı:
"Yapılan çalışmalar bitkisel üretimde sıcaklıklarda belirli eşik değerler aşıldığında verimin düştüğünü gösteriyor. Uluslararası modellemeler sıcaklıkların artacağını, yağışların azalacağını gösteriyor. Verimdeki değişimleri modelleyen çalışmalar var. Verim düşüşüne ek olarak üretim araçlarında da sıkıntılar yaşıyoruz. Fırtına, sel olduğunda seralar yıkılıyor, içlerini su basıyor, üretim aracı kaybediliyor, bunlar pahalı ekipmanlar. Bu anlamda da gelecekte sıkıntılar olacak diye bekliyoruz."
Gerçekleştirdikleri pilot uygulamalar kapsamında kompostun malç olarak kullanılması, yağmur suyu hasadı gibi çalışmalar yaptıklarını anlatan Kuş, "Küçük arazilerde nispeten kolay olan malç uygulaması, 300-500 dönümlük arazilerde uygulanabilir olmayabilir. Bu durumda 'Doğrudan ekim' ya da azaltılmış toprak işleme dediğimiz, ekime dair tüm işlemlerin tek seferde yapıldığı ve toprağın maksimum yüzde 20 işlendiği yöntem, Konya gibi çok geniş arazileri olan yerlerde uygulanabilir. Buna ek olarak örtü bitkisi uygulaması yapılabilir. Her yerde yöntemlerin hepsi uygulanamaz, ekonomik olmayabilir, ancak her ölçeğin farklı uygulamaları mevcut, bunları bulmak, doğru şekilde yapmak lazım." değerlendirmesinde bulundu.
3 ilde öne çıkan uygulamalar
Pilot illerde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren proje koordinatörü Işıl Arslan Çelebi, "Antalya'da Doğu Akdeniz Araştırmaları Derneği ile evsel atıklardan kompost yapıldı, bunlar yükseltilmiş sebze yataklarında kullanıldı. Yağmur suyu hasadı yapılarak sular depolandı ve damla sulama yöntemi ile verildi. Oradaki kadınlara bir evin bir yıl ihtiyacını karşılayacak sebze ve meyve üretimi yapılması konusunda eğitimler de verildi." dedi.
Konya'da kuraklığın ve toprak erozyonunun ciddi bir problem olduğunu ifade eden Çelebi, bu nedenle konvansiyonel tarıma kıyasla daha doğa dostu 'doğrudan ekimle', toprağın nemini yok etmeden ekim yapılmasını sağladıklarını bildirdi.
Çelebi, bu ilde Koruyucu Tarım Derneği ile uygulanan projede toprak erozyonunun engellenmesi için akasya ve iğde ağaçlarıyla rüzgar perdeleri oluşturulduğunu, toprakta nem sensörleri kullanılarak damla sulama yapıldığını ve herhangi bir gübre veya su ihtiyacı olmadan tarım uygulaması gerçekleştirildiğini aktardı.
Şanlıurfa'da ise Siverek Ziraat Odası ile uydu ve dron görüntüleriyle akıllı tarım uygulamaları yapıldığını, bu uygulama ile hem bitkinin ihtiyacı kadar gübre ve su verildiğini hem de bitki zararlılarının teşhisinin ve kontrolünün kolaylaştığını belirten Çelebi, daha az gübre ve su ile daha fazla verim alındığına dikkati çekti.
Çelebi, proje kapsamında elde edilen deneyimlerin 400'den fazla üreticiyle paylaşıldığını kaydetti.
67 afet veri tabanına kaydedildi
Projenin İletişim Uzmanı Merve Kanak, hayata geçirdikleri "İklimTarım" adlı platformda doğrudan çiftçilerden gelen bilgilerle veri seti oluşturduklarından bahsederek şu bilgileri paylaştı:
"Veri tabanımıza 67 doğal afet vakası kaydedildi, bunlardan sayısı en fazla olan kuraklık, fırtına, dolu ve hortum oldu. Kuraklık en fazla Şanlıurfa'dan, dolu Konya, Osmaniye, Şanlıurfa, Amasya gibi farklı bölgelerden, fırtına ve hortum ise en fazla Antalya'dan bildirildi. Antalya'da sera zararlarını fazla görüyoruz. Geçtiğimiz sene Ordu ve Amasya'da aşırı yağış nedeniyle heyelanlar yaşandı. Karadeniz Bölgesi'nde sel ve taşkın nedeniyle çok fazla heyelan görülüyor."
Geçen yıl Trakya'dan başlayarak İç Anadolu sınırlarına kadar etkili olan tırtıl istilası yaşandığını, Tekirdağ'dan Ankara sınırlarına kadar geniş bir bölgenin bundan etkilendiğini hatırlatan Kanak, "Bu istila nedeniyle yonca, mısır, ayçiçeği gibi ürünlerde rekolte kaybı yaşandı. Birçok sebebi olmakla beraber iklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışı önemli etkenlerden biriydi. Çiftçiler ve tarım danışmanları bölgede 1 derecelik bir sıcaklık artışı yaşandığını belirtti. Bahar döneminde çıkan tırtıllara müdahale etmek daha kolay, ürünlerin boylanması ve hasadın yaklaşması müdahaleyi güçleştirebiliyor, rekolte kayıpları yaşanıyor. Bildirilen en ilginç, en uzun süre yaşanan afetti." değerlendirmesini yaptı.