Sosyal medya mecralarında, dünya iklim şartları hususunda o kadar çok bilgi dolanıyor ki, insanların hangi bilgiye ne kadar itibar etmeleri hususunda bir kafa karışıklığı yaşadıkları gibi bir durum söz konusu şuan... Bu konu alanında uzman şahıslar tarafından tek ağızdan ülkemiz coğrafyası ve özel konum şartları dikkate alınarak sağlam bir kaynak üzerinden bir bilgilendirme yapılması elzemdir. Çünkü insan doğanın bir parçası ve doğa da birçok canlı gibi insanın da habitat alanıdır.
İklimin tanımına dair yeni bir açıklama yapacak değilim; fakat iklime dair bir takım etkenleri konuşmak gerekecekse, şunları da konuşmamız gerekeceği su götürmez bir gerçek.
Öncelikle, jeolojik dönemler içerisinde iklim şartlarında değişiklikler olmuştur elbette. Jeolojik tablo da iklim değişikliğinin süre mahiyetinde uzunluğu ile yeni dönemde iklim değişikliğinin yaşanması ve mevsimsel geçişlerin dünya da hızlanmaya başlaması aslında bir takım etkenlere bağlı olduğunu da söyleyebiliriz. Fakat bu bir krizdir; demek bu anlamda çözüm üretmenin önündeki cümlesel ve kaotik bir engeldir. İklim şartlarının değişmesi doğanın kendi serüveni içerisinde gerçekleşirken, şuan iklim şartlarının değişmesinde beşeriyetin etki ettiği alanın daha fazla olduğu gözükmektedir.
İklim ifadesinin tanımsal anlamında bir değişikliğin olup olmadığı ise, otuz yıllık verilerin geçmişten günümüze doğru değerlendirilip, aylar içerisinde yaşanılan klimatolojik verilerin meteoroloji vasıtasıyla raporlanması, durumun anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. İklim değişikliği hususunda raporlar ve çalışmaların birinci elden yetkili şahıslardan açıklanması, başta dediğim gibi şayet bir kriz durumu ise, bunu fırsata çevirmek içinde yeterli vaktin olduğu ve insanın etki ettiği alanda tedbirsel çalışmaların olabileceği de göz ardı edilmemelidir.
Sera etkisi denilen kavramın, dünyanın iç ısısının artmasında etkili olan faaliyetlere yönelik elbette bir takım çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalara elinden geldiğince destek olmak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılmasına katkı sağlayacaktır. Şayet bundan uzaklaşmak gibi bir durum ise, sonuçta karşımıza yeni bir gündem maddesi ile çıkacaktır. Gündem maddemiz ise; aşırı iklim durumlarına karşı afet kavramlarına dair konuları baştan, derinlemesine konuşacak olmamızdır.
Sonrasında şunları konuşalım… İklim değişikliği normallerin dışında uç bir durum olması, yeni normalliklere bir adaptasyon sürecini ortaya çıkaracak mı? Doğal afet niteliğinde kavramların niteliği ve tedbiri değişecek mi? Beşeri faaliyetlerin etkisine yönelik bir adım atılmasına rağmen bir çözüm oluşturulabilmekte mi? Gelecekte iklim değişikliği bir göçe sebebiyet verebilir mi? Dünya da gelişmiş ülkelerin bu sürecin hızına etkileri ne orandadır?
Sorulan sorulara dair bu konu hakkında üç aşağı beş yukarı herkesin bir cevabı vardır. Fakat beşeri faaliyetler iklim değişikliğinin yaşanmasında ve sürecin hızlanmasında elbette bir paya sahiptir. Çarpık kentleşme faaliyetleri şehir içi ısı adacıklarının oluşmasına neden olabilmektedir. Yıllarca yaşanması muhtemel olan doğa olaylarının yaşanması ve sonuç olarak, yapılan yanlış beşeri faaliyetler can ve mal kayıplarının artmasını beraberinde getirebilir. Daha birçok faktör bu konu adına konuşulabilir.
Ve alınması gereken tedbirlere dair, kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekebilir. Şayet çözüm belli ise, bir adaptasyon sürecine işi bırakmak ve ya beklemek; beşeri faaliyetlerin aksamasına neden olabilir. Şöyle; yetiştirilen tarım ürünleri, bu ürünlerin yetiştirilmesine yönelik iklim şart ve koşullarının değişmesi, tarıma dayalı sanayinin etkilenmesine yol açabilir. Daha birçok beşeri faaliyet sayılabilir; bu konu da. Turizm, ticaret gibi… Öncesinde bilgilendirici çalışmaların yapılması şayet bir art niyet varsa durumun anlaşılmasına da katkı sağlayacaktır, şayet bir kriz durumu ise fırsata yönelikte adım atmayı kolaylaştıracaktır. Sağlıcakla…