İçimiz de karardı gözümüz de!

Seyfullah Koyuncu
Bıçak kemiğe dayandı, sabrımız bitti, kararlılığımız test ediliyor… Nasıl cümle kurarsanız kurun; artık sözün bittiği yerdeyiz…
 
Evet, devlet yönetiminde duygusallığa yer yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve devletimizin üst kademesi, İdlib konusunda herkesi dinlemeli ve ince eleyip sık dokumalıdır. Türkiye’nin haklı mücadelesini herkese anlatmaktan geri durmamalılar.
 
Devlet aklı her şeyden önemlidir. Fakat devlet aklı da, verdiği kararları kararlı bir şekilde uygulamalı, asla taviz vermemelidir. Gözü kara bir politika uygulamaktan asla çekinmemelidir.
 
Bu konu beka mücadelesidir!
 
Türk vatandaşı olan, kendini Türk hisseden herkesin, kan kussak bile kızılcık şerbeti içtim demesi gerekir. Şimdi eleştiri zamanı değil. Kendini bu vatana ait hisseden herkesin, her türlü eleştirisini bir süreliğine bir kenara bırakıp devletin arkasında durması elzemdir.
 
Aynı gemide yaşadığımızı unutup türlü provokasyonlara kapılanların da kendisine bir çeki düzen vermesi gerekir. Bu saatten sonra, Mehmetçiğimizin canı pahasına yürüttüğü mücadeleyi zaafa uğratacak cümleleri sarf eden herkes, Türkiye’ye ve Türk askerine düşmanlığını ilan etmiş demektir.
 
Türkiye, 21 Aralık 2016'da Al Bab'da Akil Tepesi'ndeki 16 şehit vermişti. O hain saldırıdan bu yana en büyük kaybımızı ne yazık ki dün verdik.
 
Dün kapkara bir gece yaşadık. Tarih bu karanlıkla savaşmayan herkesi bir kenara not edecektir. Şehitlerimizin iki eli yakalarında olacaktır…
 
Bu saldırı hepimiz için bir milat olmalı.
 
Hiç olmazsa İdlib’de kaybettiğimiz gencecik fidanlarımızın hatırası için kenetlenmeliyiz. Bu konunun AK Partisi, CHP’si, MHP’si, İYİ Parti’si olmaz. Bu konunun muhalefeti olmaz. Bu konu siyasi veya ideolojik mücadele konusu değildir.
 
Bu kutlu mücadelede bize düşen kenetlenmektir.
 
Saldırının ardından siyasetçilerimizin bu birlikteliği göstermesi, ülkemiz adına sevindirici bir gelişmeydi. Aynı birlikteliği siyasi partilerin tabanları da göstermelidir. MHP lideri Bahçeli önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü, ardından partisinin Başkanlık Divanı'nı topladı. İYİ Parti lideri Akşener Balıkesir temaslarını yarıda kesip Ankara’ya döndü, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptı. CHP lideri Kılıçdaroğlu da MYK’yı topladı, Bakanı Akar'ı aradı.
 
Bu birliktelik önemliydi.
 
Bugün restleşme günü, kayıkçı kavgasına tutuşma günü, ufak hesapların peşinde koşma günü değildir. Bize düşen, kayıtsız şartsız Mehmetçiğin yanında yer almaktır. Ufak hesaplar peşinde koşup şehitlerimizi köhne siyasi çekişmelere alet etmek en büyük ahmaklıktır.
 
Hem içerde hem dışarda, batılısından doğulusuna kadar, PKK’sından FETÖ’süne kadar, türlü yalanlar ve karalama kampanyalarıyla ülkemizin birliğine kasteden alçaklara alan bırakmamamız lazım. Bugün rövanş alma günü değil, terör şebekelerinin ve onların uzantılarının oyununa gelmeme günüdür.
 
Bundan sonra; ne NATO’nun, ne AB’nin, ne ABD’nin, ne Rusya’nın, ne Soçi’nin ne de Astana’nın hiçbir hükmü kalmamıştır.
 
Bu saatten sonra Türkiye-Rusya ilişkileri de asla eskisi gibi olmayacaktır. Dün gece itibarıyla Türkiye ile Rusya ilişkisinin en kırılgan noktasına ulaştık. Türkiye’nin, saldırıdan sonra Rusya’dan izahat beklemek yerine, ilk görüşmelerini NATO ile yapması da aslında bu yönelimin bir başka göstergesiydi.
 
Zeytin Dalı Harekatı ve Fırat Kalkanı operasyonlarında ABD ile bir yere varılamayacağını anladığımız gibi, Rusya ile de Suriye sahasında bir yere varılamayacağına kanaat getirilmiş görünüyor.
 
Türkiye, tıpkı bundan önceki süreçlerde Zeytin Dalı Harekatı ve Fırat Kalkanı operasyonlarında yaptığı gibi kendi göbeğini kendisi kesmek için adım atacaktır. Saldırıdan sonra gösterilen reaksiyon da bunun en büyük kanıtlarından birisi oldu.
 
Allah şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır, ordumuza güç, milletimize birliktelik versin…