Bir zamanlar adresimi de vermeden, gittiğim her yerden, bir parktan, bir lokantadan mektuplar yazardım. Okunup okunmadığını da bilmezdim.
X
Bir insana teklifsizce sığınmak isteriz. Saçımızın okşanmasını, sevildiğimizi, özlenildiğimizi bilmek isteriz. Kendi ateşimiz yetmez bize.
X
Saksıdaki çiçeğe su, pencere önündeki kuşa tebessüm, deftere bir kaç satır.
X
Bütün riskine ve kırılganlığına rağmen sevmenin, insanın kendini tanımasının yanında merhamet duygumuzu da geliştirdiğini düşünüyorum. Çünkü birçok sevdiğimiz, hayatın ritmi içinde bizi terk eder ve biz hüznümüzün toplamından sevgi ve merhamet derleriz.
X
Uzak dağların sisli doruklarına doğru baktım. İçimden adımlarım yürüdü, içimden o serinliği hissettim, içimden seninle konuştum.
Gözlerine baktım ve onlardaki temizliği gördüm. Ya da hüznü. Bütün zorlama gülümsemene rağmen, o gülümsemenin ardında yatan firari hüznünü gördüm. Sende çiçeğe durmuş genç kızlığı, çiçeklerden derlediğin dudaklarını da gördüm. Ziyan ettiğimiz günleri, dilimizin ucuna kadar gelip de söylemediğimiz sözleri, hasretle sarılmak isteyip de kaldıramadığımız kollarımızı da gördüm.
Bazen, gökyüzü dolu gözlerinle bana baktığında, “içimde el değmemiş” derin duyguların ortaya çıkabileceğini düşünürdüm.
X
Öğrenmek; daha az insan ile tanışmaya götürmüyorsa, öğrenmek; susmak kalesinin burçlarına çıkarmıyorsa, öğrenmek; kimliği, kişiliği oturmamış insanlarla yolculuk yapmaktansa mert olanla sevişmeyi göze aldırmıyorsa, öğrenmek; hep daha fazla kendi kalbine götürmüyorsa… Kötü olan şu ki hiçbir şey öğrenmeden geçip gideceğiz bu dünyadan…
Bu gün öğrendiklerimi hazmetmem zaman alacak.
Sanırım M.C.Anday şöyle demişti: “Bilmek, mutlu değil, sorumlu kılar.” Bilmiyorum, mutlu değilim ve sorumsuzum.
İyi ve gösterişli futbol oynamak yetmiyor, ligden düşmemek gerek!
Şimdi tamda, S.Faik’in tarifi gibi: "Nihayet pusulayı açtı, okudu: “Ah! Benim ablacığım ah! Ah minelaşk!” kelimelerinden başka bir şey yoktu. Güldü. İçini bir keder, bir bahar akşamı kederi sardı. Ankara mor, kokulu bir gecenin içine gömülmüştü.”
Ankara ve ben mor kokulu bir geceye gömülüyoruz.
X
Orman ol bana, kaybolayım, bulayım, sığınayım.
Yüreğimizdeki yangını yansıtmıyor sözlerimiz, sarılmalarımız, öpüşmelerimiz.
Gönlüm inceldiği yerden filiz veriyor yeniden. Hep aynı yerde düşüyor, aynı yerde ağlıyor ve küsüyorum.
Derin bir özlemle yaşamaya devam edeceğim.
X
Bazı şeyler giderek daha zorlaşıyor benim için, bütün acelem, bütün koşmamın sebebi budur.
X
Beni son zamanlarda en çok etkileyen cümle şu: "Sizin yanından başka kalacak terim yok, yanınızda kalmaya geldim..." dediğinde Şeyh Cüneydi şöyle demişti: "Sen duvarları kast ediyorsun, kalbi değil..."
Bize gelen duvarlarımıza geliyor, bizim vardığımız kapılar da duvar!
X
Bir kadına seni seviyorum diye yalan söylediğimizde, yalan söylediğimizi sanabiliriz, ama bize bunu söyleten bir şey vardır, dolayısıyla bu söylediğimiz doğrudur. Raymond Radiguet
X
Ben Müslümanım. Başıma gelenleri, yaşadıklarımı, söylenenleri aklımdan önce kalbimle anlamaya, hissetmeye çalışırım. Merhamet ve adalet şiarımdır. Aklım, nefsime yakın düşünür, matematik yapar, aklım kalbime nispeten yanıltır beni.
X
Üzüntüm şu. Öyle veya böyle bu günler geçecek. Hepimiz kendimize yakışanı söylemiş ve kendimize yakışanı yapmış olmakla kalacağız.