Her geçen gün çevremizdeki mecra sayısı çeşitleniyor, reklam ajansları müşteriye dokunmanın farklı araçlarını keşfediyor. Özellikle sosyal medya kavramının hayatımıza girmesiyle müşteri stabil konumdan dinamik konuma geçti ve katılımcı bir duruma erişti. Daha öncesinden internet sadece banner reklamları ile tüketiciye ulaşmanın bir aracıyken günümüzde tüketiciyi reklam kampanyalarının içerisine çeken, müşteri ile etkileşime geçen, müşteriyi reklamı izleyen ve mesajı alan birey olmaktan çıkararak mesaja cevap veren, markanın birebi elçisi haline getirdi.
Sosyal medyanın güçlenmesi ve müşterileri katılımcı hale getirmesi ise “içerik” kavramının önemini ortaya çıkardı. Günümüzde en çok konuşulan kavramlardan olan “Content Marketing (İçerik Pazarlaması)” dijital mecra dünyasında kral koltuğuna oturdu. Çünkü artık sadece reklam mesajı vermek ve tüketicinin harekete geçmesini beklemek çok eskilerde kaldı. Facebook, Twitter, Instagram, Linkedin ve markaların tüketicileri ile yakın iletişim kurabildiği blog sayfaları her geçen gün daha da önem kazanmaya ve içeriğin gücünü yansıtmaya devam ediyor.
Artık sosyal medya sayfaları açarak oralarda birkaç marka mesajı vermek, yeni ürünlerinizi tanıtmak yeterli bir içerik olmuyor. Daha dikkatli ve daha detaylı bir içerik planlaması yapmanız gerekiyor. Eskiden sosyal medya hesaplarında yeni ürünler paylaşmak, yeni reklamları göstermek yeterli olabiliyordu fakat artık bunlar müşterilerinizin sizleri ziyaret etmesi için geçerli nedenler değil. Aslında temel kelime “geçerli nedenler”. Yani müşterinizin sizin sayfalarınızı ziyaret etmesi için onlara geçerli nedenler sunmalısınız, pazarlama fırsatları üretmelisiniz. Bunun için ilk başta kendinize şu soruyu sorun “Ben müşteri olsam bu sayfayı neden ziyaret ederim?” bulduğunuz cevaplar sizin içeriğinizi daha da zengin hale getirecektir. İnsanlara direkt satış yapmak yerine sunacağınız içerik zenginliği ile daha fazla ve sürekli satışa teşvik etmelisiniz.
İnsanlar artık katılımcı olmadığı ve söz sahibi olmadığı yerde bulunmak istemiyorlar. Bu nedenle içerik pazarlamasının kurallarından birisi de müşterileri daha katılımcı yapmak. Bunun için oluşturacağınız içerik paylaşım değeri taşımalı ve tüketicinin ilgileneceği, katılacağı ve paylaşabileceği nitelikte olması şart. Sizi ilgilendirmeyen ve umursamadığınız bir konuda katılım sağlamazsınız. En basit örneğiyle, arkadaş ortamınızda sizi ilgilendirmeyen bir konu konuşulduğunda nasıl pasif dinleme yapıyor ve sessiz kalıyorsanız, konuşmaya katılım sağlamıyorsanız, müşteriniz de kendisini ilgilendirmeyen konulara sessiz kalır ve ürettiğiniz içeriğe katılım sağlamaz.
İçerik pazarlamasında unutulmaması gereken konulardan birisi de her noktanın kendi genetiğine uygun olarak kullanılmasıdır. Klasik bütünleşik pazarlama iletişimindeki her mecra aynı görseli taşımalı ve her mecra aynı mesajı vermeli klişesini bir kenara bırakmalı ve her sosyal medya noktasını kengi genetiğine uygun olarak içerik üretmesini sağlamalısınız. Tabi ki vereceğiniz mesajın özü aynı olmak şartıyla. Markanızın konumlandırma değerini koruduğunuz sürece içeriklerin farklılaşması doğaldır.