Siyonistler Mescid-i Aksa’yı, altında “Süleyman Mabedi” olduğu iddiası ile yıkmak istiyorlar. Bu sebeple mescidin altında habire kazı yapıyorlar. Mescidin fiziki güvenliği çok tehlikeli bir durum kazandı. Bununla da yetinmeyen Siyonistler, mescidin haremine tecavüzlerini artırdılar. Adeta mescidi, çatısı olmayan bir sinagog haline çevirdiler. Gittikçe tehlike artıyor, Allah korusun el-Halil camiinin başına gelen felaket, Mescid-i Aksanın da başına gelebilir. Mescid-i Aksa ve harem-i şerifin korunması Ürdün’ün himayesine bırakılmıştı. Maalesef Siyonistlerin cürümlerini önlemede bu ülke yetersiz kalmaktadır. Kudüs’te yaşayan Müslümanlar bu tehlikeli gidişe dikkatleri çekiyor. Bütün dünya Müslümanlarını bu konuya el atmaya davet ediyor. 7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanını başlatan mücahitlerin en büyük gerekçesi, Siyonistlerin Mescid-i Aksayı yıkma girişimlerini önlemekti.
Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın tarihine baktığımız zaman Emevi, Abbasi, Memluki ve Osmanlı eserleri Mescid-i Aksa’nın sadece ve sadece İslam’la yoğrulmuş tarihine işaret etmekte, aksine, bu kutsal belde Yahudilerden hiçbir iz taşımamaktadır. Kaldı ki Siyonistlerin sözde tapınağın yeri ve İsrail devletinin kuruluşu konusunda Yahudi hahamları arasında derin bir anlaşmazlık vardır. Siyonistlerin Kudüs’te kadim eserleri yoktur. Süleyman tapınağı ve ağlama duvarı bir iddiadan öte geçmemektedir. Bu iddialar, tamamen üretilmiş bir yalan ve şehir efsanesinden ibarettir. Aziz Kudüs’ün tarihine baktığımız zaman bütün İslam eserleri ve simgeler buranın bir İslam toprağı olduğunu haykırmaktadır. Bir asır öncesine kadar bu böyle idi. Şimdi de ayakta kalan mevcut İslami eserler ve tarihsel geçmiş de bunu ispatlamaktadır. İşte Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın İslam varlığı olması Siyonistleri acayip kıskandırmakta ve onları çıldırtmaktadır.
Rivayet o dur ki, Yüce Allah Hz. Âdem (a.s)’ı yaratmaya başladığı zaman Şeytan etrafında dolaşır. Hz. Âdem’i ve soyunu kendisine bir rakip olarak gördüğü için büyük bir kıskançlık duyar. Bu sebeple Şeytan, atamız Âdem yaratıldığı zaman onu kıskanmış, cehalet ve kibirle kendisinin ondan daha üstün olduğunu düşünmüş ve tarihte ilk defa ırkçılık fitnesini ateşlemiştir. Kur’an’dan öğrendiğimiz kadarı ile batıl bir kıyasa giderek, kendisinin ateşten, Âdem’in ise topraktan yaratıldığını, ateşin topraktan daha üstün olduğunu iddia etmiş, böylece Yüce Allah’ın huzurundan kovulmuştur. (Bkz. A’raf 12-13). Hâlbuki İslam’da üstünlük ne ırki yapıda ve ne de zenginliktedir. İslam üstünlüğü, ete-kemiğe ya da renge indirmemiş, takva ile belirlemiştir. (Bkz. Hucurat 13). Dün ve bugün Yahudiler de İblisin yolunca hareket etmekte, kendi ırklarının bütün ırklardan üstün olduğunu, seçilmiş bir kavim olduklarını iddia etmekte ve diğer milletleri insanımsı hayvanlar olarak nitelendirmektedirler. Nitekim İsrail Savunma Bakanı Gallant, tüm Filistin halkına “insanımsı hayvanlar” demişti. Siyonistlerin zihniyeti bu.
Kur’an’da anlatıldığına göre İblis, Yüce Allah’tan kıyamet gününe kadar yaşama mühleti istemiş ve kendisine bu mühlet verilmişti. Arkasından da kendisi nasıl sapmışsa, Allah’ın kullarını İslam yolundan her türlü hile, desise ve şeytani oyun ile saptıracağını vaat etmişti. Bunun üzerine Yüce Allah da Salih kulları üzerinde şeytanın mutlak bir otoritesinin olmayacağını beyan etmişti. (Bkz. Hicr 36-42). Çünkü şeytan mutlak bir saptırıcı değildir. İnsan iradesini şeytana ipotek olarak vermediği sürece onun saptırmaya gücü yetmeyecektir.
Şeytanın Hz. Âdem ve onun neslini Allah yolundan alıkoyma isteğinin arkasında kıskançlık hastalığı vardır. Peygamberler tarihinde Allah Teâlâ’nın vaadi olan nimetler Hz. İbrahim (a.s)’ın soyundan gelen son peygambere ulaşınca Yahudiler bunu kıskanmışlar, bu yüzden apaçık gerçekleri inkâra yönelmişlerdir. (Bkz. Nisa 54). Nasıl ki İslam tarihinde Yahudiler, Hz. İsa’dan sonra Hz. Muhammed (a.s)’a Risalet görevi verilince kıskançlık hastalığından dolayı peygamberimize düşman kesilmişlerse, bugün de Siyonistler aynı düşmanlığı Müslümanlara karşı sürdürmektedirler. Bu açıdan baktığımız zaman Siyonistlerle şeytan arasında müthiş bir benzerlik vardır.
Öte yandan, nasıl ki Şeytan atamız Hz. Âdem ve soyunu kıskandığı için Allah’ın huzurundan hor ve hakir kılınarak kovulmuşsa, kutsal topraklarda Müslümanların varlığını kıskanan ve Müslümanlara karşı soykırım uygulayan Siyonistler de kovulacaktır. “Mazlumun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.” Bütün gelişmeler, zalim ve soykırımcı Siyonistlerin aleyhine döneceğine işaret etmektedir. İblisin ve şürekâsının sonu cehennem olacağı gibi, zulmü Müslümanlara reva gören Siyonistlerin eninde sonunda varacağı yer aynı şekilde cehennem olacaktır. Yüce Allah onları bu dünyada da rezil ve rüsvay edecektir. Hayatta iken Rabbimden en büyük dileğim, Siyonistlerin yenilgisini ve başkenti Kudüs olan özgür Filistin devletinin kurulmasını görmektir.