Son dönemin en popüler deyimi “Hüseyni Duruş”
Bunun nasıl bir tavır olduğu konusunda fikri olan olmayan herkes konuşuyor. Hz. Hüseyin bugün yeniden aramıza dönse ve “Ben bir parti kurdum, oy verir misiniz? dese” “Kusura bakma, ben sizi tanımıyorum ama iyi bir insan olduğunuzu biliyorum, ancak beni mazur görün ben size oy vermeyeceğim” diyenlerden; Din kardeşlerini, Siyonist ve emperyalistlerden daha tehlikeli görenlere hatta kardeşlerine savaş açmış ve kafire tek bir kurşun dahi sıkmamış insanlara kadar herkesin dilinde bu duruş…
Sorsalar bende yüzde yüz anlatamam belki…
Ancak şunu biliyorum;
Bu duruş, hangi şartta olursa olsun söz konusu düşmanların bile olsa hakkın, hakkaniyetin, mazlumun, inancın ve adaletin karşısında olmamaktır…
Hangi tehlikeyle karşı karşıya olursa olsun Allah’ın ipini bırakmamaktır…
Mezhebi ve meşrebi bahane edip kardeşine hatta insanlığa saldırmamaktır…
Yemen’de “ Ne olur beni gömmeyin” diye gözyaşlarına boğulan Çocuk Şehit Ferit’in...
Bombalar başının üstünde patlayan Suriyeli Küçük Fatma’nın…
Siyonist kurşunlardan korumak için babasının kendini siper etmesine rağmen Hak’ka yürüyen Masum Muhammed’in…
Küçücük yüreğinde büyük korkularla sığındığı evden çıkarılıp linç edilen Yasin’in…
Ve daha yüzbinlerce binlerce çocuğun yanında durabilmektir diye düşünüyorum…
Ve olan biteni seyreden Müslüman… Hani dünyada Allah’ın eli Adaletin temsilcisi olmaya söz vermiş insanlar… Değil Hakk’ın temsilcisi olmak, adalet için bir araya gelmekten ey aciz insanlar!
Resulün Torununun ismini anıp kirletmeyin onun mirasını…
Ama yine de üstünüze alınmayın, sözüm kimseye değil…
Hepimiz “Hüseyin’iz” ya zaten…
Son yüzyılda bize her gün Muharrem 10’sa sebebi “Alın yazımızdır”. Değil mi?
…
Seversiniz ya da sevmezsiniz… Takdir edersiniz yada etmezsiniz...
Ama hedefinde siyaset olanların Recep Konuk’u takip ve hatta taklit etmenizde fayda var;
Vizyonunu, samimiyetini, gülüşünü, sıcaklığını, basın bültenini, fotoğraflarını, söylediklerini, hitabetini, empatisini, sempatisini, azmini, çalışkanlığını, yaşlı birinin elini öpüşünü, küçük bir çocuğa sarılışını, bir çiftçiye el uzatışını, sokaktaki insana aşıladığı umudu gözlemlemelerinde yani…
…
Hedefinde siyaset olanların bir de asla yapmaması gereken de bir şey var;
Küsmemek…
“Eğer sırtınızda şehrinizin, ülkenizin, kardeşlerinizin ve tüm dünyanın sorumluluğunu hissediyorsanız kimseye küsmeye hakkınız yoktur” diye düşünüyorum.
Küstüm oynamıyorum modundaki bir siyasetçinin Ümmetin sorumluluğunu alabileceğini de sanmıyorum…
Ama yine yanlış düşünüyorum galiba!
…
Devlet Bahçeli ;“Bir kilo tos bi Toros, üç kilo tos bi minibos, beş kilo tos bi otobos…”
Sayın Bahçeli ya hesap bilmiyor, ya da bu söylediği şeylerin piyasa değerini…
Tavsiyem; Bir gün koalisyon bile olsa ekonomiyle ilgili hiçbir bakanlığı vermesinler Bahçeli’ye…
…
Mustafa Kalaycı “Milli Eğitimin Milliliği kalmadı” demiş…
Levent Kırca’dan boşalan siyasi mizah sektörüne göz dikti sanırım… 20 yıl birebir muhatap olmuşluğum vardır gayri milli milli eğitim ‘sektörüyle!’ tek bir milliliğini görmüşlüğüm yoktur… Milliymiş de bozulmuş gibi yapmak ta tiyatroculara mahsustur sadece!
Ama yine de gören varsa beni de uyandırsın…!