Dedik ya büyük milletler büyük imtihanlar geçirirler.
Anayasa profesörü Ali Fuat Başgil’in dikkat çekici bir hatırası vardır.
Tek partili dönemi yaşayan ve o dönemde yaşananları iliklerinde hisseden mümtaz şahsiyetlerden biri Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’dir.
Camilerin açık olmasıyla ilgili olarak Ali Fuad Başgil Çarlık Rusya’sını örnek vermektedir. Başgil’in aktardığına göre Çarlık Rusya döneminde Galiçya ve Litvanya’da oturan Slav ırkından Rüten denilen bir halk vardı. Çarlar bu halkın millî mezheplerini ortadan kaldırıp bunları Ortodoks mezhebine sokmaya karar vermişlerdi. Bunun için zulmün klasik tedbiri, Rüten kiliselerini kapatmak ve rahiplerini sürüp halkı Rus Ortodoks kilisesine geçmeye zorlamaktı. Ama Çar öyle yapmadı. Böyle yapsaydı dünyada baskı yoluna gitmiş ve din hürriyetine aykırı hareket etmiş olmakla itham olunurdu. Çar, Rüten kiliselerine dokunmamış ve rahiplerin ayinlerini serbestçe yapmalarına müsaade etmişti. Hatta Rütenlerin mektep ve manastırlarını bile kapatmamıştı.
Çar şu kadarcık bir müdahalede bulunmuştur. Rüten kiliseleriyle mektep ve manastırlarını hükümet kontrolü altına almış ve bu mektep ve manastırlarda ders okutup ibadet eden genç rahipleri yetiştirecek olan hocaları, Rüten mezhebinin gizli düşmanlarından olmak üzere, kendisi tayin etmiştir. Bu müdahale kâfi gelmiş, kısa bir zamanda Rütenlerin millî din ve mezhepleri sessiz ve soluksuz çöküvermiştir.
Başgil, Çarların Rüten halkına uygulamış olduğu bu politikayı naklettikten sonra Sovyet Hükümetinin de aynı uygulamayı Rusya’daki Müslüman ve Hıristiyan bütün halka tatbik ettiğini belirterek, Türkiye’de tek partili dönemde din ve laiklik konusundaki uygulamalarla ilgili olarak şu ihtiyatlı değerlendirmeyi yapmaktadır; “Bize gelince son otuz senelik devre içinde, bizde bu mevzuda tutulan yol ve tatbik edilen usul hakkında kanaat beyan edemem. Çünkü bu hususta hür değilim. Okuyucularımın beni mazur görmesini ve olup bitenler üzerinde bizzat kendisinin düşünmesini rica ederim”. (Ali Fuat Başgil, Din ve Laiklik, s.105-106.
“Kanaat beyan edemem” diyor Prof. Dr. Ali Fuat Başgil.
Ey hürriyet,
Sen ne kadar kıymetlisin.
Ey 15 Temmuz’un asil kahramanları.
Bu millet size minnettardır.
Allah sizden razı olsun.
“GERİ”
“Bir üst sınıfa geçmiş olan talebeye, mekteplerini bitirmeden evvel programlara ilave olarak okutulması ve hatta memlekette yurttaşlara okutulması için revaç temin edilmesi” yönünde tavsiye edilen ve 1931 yılından itibaren orta öğrenimde ders kitabı olarak okutulmaya başlanan Medeni Bilgiler Kitabı’nda, İslamiyet’in Türk toplumunu ne kadar “geri” bıraktığı şöyle ifade edilmiştir;
“Türkler İslam dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din; ne Arapların; ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli bağlarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir ümmet siyaseti idi”. Tek partili dönemde bu tür değerlendirmelerin yaygın olduğu görülmektedir.
Büyük milletler büyük imtihanlar geçirirmiş.
Türk milleti 1930’lu yıllarda büyük imtihanlar geçirmiş büyük ve necip bir millettir.