Bloomberg HT’de İrfan Donat imzasıyla yayınlanan habere göre; Ulusal Hububat Konseyi (UHK), 2022-2023 sezonuna ilişkin buğday değerlendirme raporunu yayınladı.
UHK, buğday rekoltesinin geçen seneki üretim düzeyi olan 20 milyon ton civarında olabileceği beklentisini muhafaza ettiğini açıkladı.
1 Ekim 2022 - 31 Mart 2023 tarihlerini kapsayan değerlendirme raporunda öne çıkan tespit, değerlendirme, tahmin ve öneriler şöyle:
* Ülkemiz 2022-2023 üretim yılı 6 aylık gelişme döneminde (1 Ekim-31 Mart) 287 mm yağış almış, uzun yıllar ortalamasının %23 altında olmuştur. Yağış düşüşü tüm bölgelerde gerçekleşmiş, yağış Karadeniz’de %9 azalmış, Marmara’da son 63 yılın en düşük yağışı alınarak %39 arasında azalmıştır.
* Kış mevsiminde yağış eksikliği ülke genelinde daha belirgin olarak hissedilmiş, son 63 yılın en düşük yağış alan ikinci kış mevsimi olmuştur. Yağış eksikliği değişen oranlarda olmak üzere tüm bölgelerde görülmüştür. Bu oran Karadeniz’de %22, İç Anadolu’da %55 olarak gerçekleşmiştir.
* Mart ayında 96 mm yağış kaydedilmiş, uzun yıllar ortalamasının %56 üzerinde olmuş, Mart ayı bu yağış ile son 27 yılın en yağışlı Mart ayı olarak kayda geçmiştir. Mart yağışı farklı oranlarda tüm bölgelerde yüksek gerçekleşmiş, Marmara’da %20 İç Anadolu’da %80 aralığında yüksek seyretmiştir. Türkiye genelinde yağışlı geçen Mart ayını takiben, yağışların Nisan ayının ilk 10 gününde de devam etmesi, rekolte beklentisinde daha olumlu bir havanın oluşumuna katkı sunmaktadır.
* Ülke genelinde bölgelere göre değişkenlik göstermekle birlikte, buğday rekoltesi üzerine Nisan ve Mayıs ayı yağışları belirleyici olacak olup, Doğu Anadolu’da Haziran yağışları da etkili olacaktır.
* Asrın felaketi hepsi önemli buğday üretim merkezleri olan 11 ilde gerçekleşmiştir. Bu illerde deprem felaketinden kırsalın da fazlaca etkilenmesi buğdayda bakım işlerinde aksama riski oluşturmuştur. Ancak her koşulda üretime devam iradesi gösteren çiftçimizin gayretleri, devletimizin milletle kaynaşması sonucu bu riskin minimize edildiği gözlemlenmektedir. Buğday rekoltesi üzerinde afetin de belirli ölçüde belirleyici olacağı değerlendirilmektedir.
* Buğday 31 Mart itibarı ile İç ve Doğu Anadolu Bölgelerinde kardeşlenme, Marmara, Ege ve Karadeniz Bölgelerinde kardeşlenme/sapa kalkma, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinde sapa kalkma/başaklanma evrelerindedir. Bölgeler arasında ve bölge içinde ekolojik farklılıklar ve yağış ve diğer iklim faktörlerinin değişkenliği kaynaklı önemli fenolojik değişimler görülmektedir.
* Buğday ekim alanı UHK 2022 rekolte tahmin raporlarında 7,1 milyon hektar olarak öngörülmüştü. TÜİK raporunda ise Buğday ekim alanı 6,6 milyon hektar olarak belirtilmiştir. Bu üretim yılında Dünya ekmeklik buğday ton fiyatının 300 doların altına düştüğü göz önüne alındığında, ülkemiz buğday müdahale fiyatının, fark ödemesi ile birlikte bu fiyatlarla entegre olmuş olduğu, hatta üzerinde çıktığı anlaşılmaktadır. Girdi maliyetlerindeki artışı dikkate alınarak verilen bu fiyat ve artırılan tarımsal destekler üretici memnuniyetine yansımış ve kışlık ve yazlık buğday ekimlerinde artış olarak kendini gösterdiği değerlendirilmektedir. UHK ve TÜİK buğday ekim alanları normalize edilerek yapılan değerlendirme ile 2022-2023 üretim yılında 7,3 milyon hektar buğday ekilişinin olduğu öngörülmektedir. Bu ekim alanı göz önüne alındığında, iklim kaynaklı ortalama birim alan veriminde bir miktar kayıp olsa bile, ekim alanındaki artışın bunu telafi edebileceği öngörüsü ile buğday rekoltesinin geçen seneki üretim düzeyi olan 20 milyon ton civarında olabileceği beklentimizi muhafaza etmekteyiz.
* Bazı bölgelerimizde buğday hasadına aylar kalmıştır. Ekmeklik buğday 30 Nisana kadar gümrük vergisi sıfır olarak ithal edilebilmektedir. Üretimde sürdürülebilirlik, üreticinin korunmasına bağlı olduğundan, 30 Nisan’da gümrük vergisi sıfır uygulamasının gözden geçilmesini önermekteyiz.
* Geçen üretim yılında uygulandığı üzere, bu üretim yılında da TMO’nun hasat öncesi dünya fiyatları ile uyumlu, ancak girdi maliyetlerindeki artışı dikkate alan gerçekçi bir müdahale alım fiyatı belirlemesi önerinin ötesinde bir gereklilik olarak görülmektedir. Ayrıca, fark ödemesi uygulamasına devam edilmesini ve tarımsal desteklerin sürdürülebilirlik dikkate alarak güncellenmesini beklemekteyiz.
* TMO tarafından iki üretim sezonundan bu yana “un regülasyonu” adı altında önemli bir program hayata geçirilmiş olup, uygulama ekmek fiyatının belirli bir düzeyde tutulmasını teminen buğday müdahale fiyatı üzerindeki baskıyı hafifleten, sosyal bir program olarak toplumsal kabul görmüştür. Bu uygulamanın müdahale fiyatları üzerine üreticiyi memnun edici etkisi, buğday ekim alanlarında artış eğilimini ortaya çıkarmıştır. Buğday ekim alanlarındaki yükseliş trendinin devamı ile “un regülasyonu” programının devamı ile sıkı bir ilişki olduğundan hareketle, programın devamı yönünde gösterilecek irade hayati önemdedir.