Hoş Geldin Yâ Şehr-İ Ramazan

Bayram Sürekli

Dinî hayatımızda müstesna bir yeri olan diğer aylardan her yönüyle farklı, daha faziletli ve manevî güzellikleri bir arada barındıran günler, geceler ve aylar vardır. Bütün bu güzellikleri bir arada yaşama fırsatı bulduğumuz huzur iklimi olan ve  bu akşam teravih namazıyla coşkusunu yaşamaya başlayacağımız Ramazan ayına erişmiş bulunmaktayız. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin: “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.” diye dua ettiği mübarek Ramazan ayına bir kez daha kavuşmanın huzurunu ve mutluluğunu derinden yaşıyoruz.

Yine efendiler efendisi Peygamberimizin: “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş “olarak nitelendirdiği bereketli ve manevi kazancı büyük olan böyle bir aya, bizleri sağlık ve afiyet içerisinde kavuşturan Yüce Rabbimize hamd olsun.

 On bir ayın sultanı Ramazanın manevi hayatımızda özel bir yeri vardır. Zira Ramazan, bizim için Oruç ve Kur’ân ayıdır. Ramazan günahlardan arınma ve nefsî arzularımızı dizginleme ayıdır. Öyle ki yaşadığımız sıkıntılar karşısında sabır, her halimize şükür, bilerek ya da bilmeyerek yapıp ettiklerimizden dolayı tövbe kapılarının açık oluşunu fırsata çevirme ayıdır. Tefekkürün en ince haliyle yaşandığı, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini içinde saklandığı en şerefli aydır.

Ramazan ayı bütün bu güzellikleri bizlere yaşatırken öte yandan günlük hayatın koşuşturmacası içerisinde kimi zaman dikkatimizden kaçan kimi zaman da unuttuğumuz kavramları ve sosyal çevreleri hatırlatmalı. Öncelikli olarak kişiye kendini ve kulluğunu hatırlatıp Rabbine hakkıyla yönelmesi gerektiğini hatırlatmalı.  Çoğu zaman ihmal ettiğimiz ailemizi, aynı kandan aynı candan olan akrabalarımızı bir kez daha hatırlatmalı. Bunun yanında yoksulları,  kimsesizleri, yurtsuzları hatırlatmalı. Belki bizler çeşidini saymakta zorlanacağımız iftar sofralarında iftarımızı açarken kuru ekmeğe muhtaç çadır kentlerdeki hayatta kalma mücadelesi veren evlerinden yurtlarından koparılmış mültecileri hatırlatmalı. Etrafında kimsesi olmayan burukluk yaşayan yetimleri, huzur bulsunlar diye huzur evlerine hapsettiğimiz ancak gönül huzurundan mahrum bıraktığımız kıymetli yaşlılarımızı hatırlatmalı. Dünyanın dört bir yanında zulüm gören Müslümanları, Doğu Türkistan’da zalim yönetimlerce hücrelerde Ramazanı karşılayan soydaşlarımızı, gözyaşını derdine katık etmiş mazlumları hatırlatmalı.

Bugün, medeniyetlerin hayat bulduğu, atalarımızın sevgi ve hoş görüsüyle imar ettiği asırlarca huzur ve sükûnetin hâkim olduğu topraklardan kan ve barut kokusunun yayılıyor olması hepimizin yüreklerinde fırtınalar kopartıyor. Bir gaflet sarmalı, İslam dünyasını rehin almış durumda ve adeta Müslümanların üzerine ölü toprağı serpilmiş durumda. Bugün gelinen bu noktada içinde bulunduğumuz mübarek ay vesilesiyle  “Elhamdülillah Müslüman’ım” diyen herkes iyiliklerin ve güzelliklerin yeniden hâkim olabilmesi, yeniden gönül coğrafyamızda ve bütün dünyada hâkim kılınması için adeta  seferber olmalı. “Benim çabamdan ne olur ki?” dememeli herkes en yakın çevresinden başlamak üzere her işinde hayra vesile, şerre engel olmayı ilke edinmelidir. Karınca misali safımız belli olmalı ve saflarımız sımsıkı olmalı. Hayırlı Ramazanlar. Selam ve dua ile..