Kelâm ehli insanların dilinde kelimelerin kardeşliği bir başka güzeldir. Kardeş kelimelere sıcacık bir yuvadır bu insanların dili.
“Hay senin dilini seveyim” diyen coşkuya muhatap bu insanlar, kelimeleri kum yapar ve serer dinleyenlerin ayaklarına. Bu öyle bir kumdur ki, içinde tek çakıl bulamazsınız.
“Tatlı söz can azığıdır” diyen atalarımız, kum taneleri adedince insanı etrafa toplayacak bir çekim kuvvetinden ve etrafa toplanan insanların desteğinden kazanılacak kuvvetten hep övgüyle bahsetmişlerdir.
Bu övgüye mazhar olan insanların çokluğu, milletlerin en önemli zenginliklerindendir.
Hatiplik gerçek bir kıymettir.
Hitâbet, etkili ve güzel söz söyleme sanatı olarak bilinir ama hatibe, sanatçı denmez. Onun yeri başkadır.
Sanatçı eğlendirir, hatip yönlendirir. Söz, sanatçıda makamdır; kelam, hatibin diline sevdalı bir mahkûmdur. Sanatçı ve hatibin sermâyesi sözdür ama hatip söz ile birlikte gözü de kullanır.
Hatibin sözü ve gözü, gönüle tâliptir. Güzergâhında kulak ilk duraktır ve yolculuğun son durağı kalptir.
Sanatçının yolculuğu kulağın bir yerlerinde biterken, hatibin yolculuğunda kalp zirvededir.
Hem sanatçı olup da, hem de hatip olmak mümkün mü, dersek; böyle bir güzelliğe derman yetmez deriz ve yazımızın başlığının hasretini bitirmiş oluruz.
Evet, Uğur Işılak’tan bahsediyorum.
Bir halk ozanıdır Uğur Işılak ve Türkiye’mizin yetiştirdiği önemli kıymetlerden biridir. Sanatçıdır ve aynı zamanda hatiptir.
Kelimeler, karnını doyurarak çıkar onun dilinden ve dilenmeden kazanır kalpleri bu tok ve vakarlı can azıkları.
Kelâm ehlidir meclisinde ve mesuliyet duygusu onu boş laflardan hep uzak tutmuştur. Yüzünü kirletmemiştir Uğur Işılak ve doğrunun yanındaki dik duruşu, altın vuruş olmuştur bu milletin bekâsına kastedenlere.
Lafı daha fazla uzatmadan merâmımızı aktaralım:
Topçulara, popçulara, çiçek sulamaya sevdalı ayık gezmezlere kapı açan meclisimiz, Uğur Işılak gibi bir hatiple nasiplenmek zorundadır.
Sözü dinlenecek insan sayısının, bir elin parmakları kadar azaldığı parlamentomuz, Uğur Işılak gibi bir hatiple kuvvet ve lezzet kazanacaktır.
Güzergâhını meclise çevirecek bir Uğur Işılak, yemin isterseniz âlâsını yapan bir vekil olur; türkü isterseniz alayını söyleyen bir sanatçı olur; ordu isterseniz koca bir alaya bedel nefer olur; yenilmeye doymayanlarla alayını geçen bir söz ustası olur.
Meclisimiz böyle bir zenginliği kesinlikle hak etmektedir ve bu millet kelâm ehli insanları hep bağrına basmıştır.
Dostlarımızdan Şekerci, genel başkanına sitem etmektedir. “Ben dururken bir topçuyu nasıl milletvekili yaparsın” diye.
Uğur Işılak’a, Şekerci de dâhil kimsenin söyleyecek sözü yoktur ve bu millet için söylenecek güzel sözler, gelecek günlerde onun dilinden dökülsün ve kalplere aksın İnşaallah.
Duânızı eksik etmeyin efendim.