Hırsız vaar!

Seyfullah Koyuncu
Bu hafta sakin bir gündemi geride bıraksak da bence en az 3-4 yıldır muhatap olduğumuz bir olay yine gündeme damga vurdu.
 
Fırsatçılar piyasanın altını üstüne getiriyorlar. Hem de uzun zamandır…
 
Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım!
 
Üreticilerden komik rakamlara alınan ürünler, pazar-marketlerde fahiş fiyatlara satılıyor. Buna doğru düzgün bir çözüm bulan da arayan da yok.
 
Herkes yolunu bulmuş bu işten.
 
Bunun en son örneğini İstanbul’da çekilen görüntülerle bir kez daha gördük.
 
İstanbul-Ataşehir sebze meyve halinde yeni gelen kabakların çöp aracına döküldüğü görüntüler, tüylerimi diken diken etti.
 
Sebze meyve fiyatlarını düşük bulup fiyatlar yükselsin diye kasa kasa ürünü çöpe atan halci ile ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis ekiplerince soruşturma başlatıldı.
 
Bu rezaletle ilgili fatura ise iş yerinde çalışan bir mülteciye kesildi. Mülteci sınır dışı edildi. İşyeri sahibine küçük bir ceza kesildi. Oh ne güzel, olayı çözdük, bitti…
 
Derken, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, olaya el attı.
 
Bakan Muş, "Vatandaşımızın temel besin maddesi olan sebze ve meyvede piyasayı bozucu faaliyetlere kesinlikle müsaade edilmeyecektir. Fırsatçılara en ağır cezaların verileceğinden hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın" ifadelerini kullanarak, soruşturma başlatıldığını duyurdu.
 
Soruşturmanın akıbetini elbette takip edeceğiz.
 
İnsanların en temel ihtiyaçlarından birisi beslenme ise ve burada böyle kötü niyetli manipülasyon yapılıyorsa devlet müdahale edecek, etmeli. Bunu yapana da bundan sonra bu rezillikleri yapacak olanlara da en ağır cezalar verilmeli.
 
Halkın en büyük derdi geçim sıkıntısı, devlet buna göz yumamaz, yummamalı…
 
İnsanlar artık slogan değil yaptırım bekliyor. Ve fırsatçılara fırsat verilmeyeceğine dair herkesin şüpheleri de devam ediyor.
 
Hiç kimse kusura bakmasın! Ticaret İl Müdürlüklerinde ve Tarım İl Müdürlüklerinde sayısız memur var. Ne iş yapıyor memurlarımız.
 
Bu kurumlar artık memur alımlarında masa başı değil, saha memuru istihdam etsinler.
 
Denetim istiyoruz, yaptırım istiyoruz.
 
Söylenen her şey lafta kalıyor maalesef… Olan fakir fukaraya oluyor.
 
Bize sebze-meyveyi kat be kat fiyata yediren soyguncu hal çetelerine fırsat vermeyin. Hal yasasının çıkması için daha kaç defa böyle içimizi acıtan manzaralara şahit olmamız lazım.
 
Fiyatlarla, raflarla, halkın mutfağıyla oynayarak para kazananların yanında bir de bu işin siyasi çıkarında olanlar var. Onlarla da mücadele edilebilmesi için bu yasa şart.
 
Bu ülkede patates-soğanla siyasete yön verildi. Seçim zamanı soğan ve patatesle bu oyunun daha büyüğünü oynayarak AK Parti’ye belediyeleri kaybettirdiler. Hatırlayın, o günlerde 8 TL’ye bile soğan-patates bulamıyorduk. Şimdi 1-2 TL, yüzüne bakan yok.
 
AK Parti’nin en büyük destekçisi orta direktir. Pazar ve marketlerdeki yangın en çok orta gelirli aileleri etkiliyor. Bu konuya acilen bir çözüm bulunmalı. Yoksa, orta direk yıkılırsa iktidar yıkılır.
 
Bakın bir daha uyarıyorum; bir an önce yasal düzenlemeler yapılmalı.
 
Bir şey daha söyleyeyim; enflasyonun en az %5-6 puanını bu fahiş fiyat uygulamaları etkiliyor.
 
O yüzden ülkemizin şu anda en önemli gündem maddelerinden birisi sebze-meyve-raf fiyatlarıdır.
 
Acilen hal yasası çıkarılmalı. Haller tek elden idare edilmeli. Tedarik zincirindeki aksaklıklar giderilmeli, iç pazar doymadan dış pazara ürün gönderilmemeli. Bu durum sadece sebze-meyve için değil; diğer ihtiyaç ürünleri ve gıda maddeleri için de geçerli.
 
Marketlerde uygulanan fahiş fiyatlara da bir şekilde ayar verilmeli.
 
Tarladan 1 TL’ye alınan biberin kilosunun markette 13 TL olmasını bana kimse açıklayamaz. Nakliye, kira, personel, vergi bilmem ne giderlerini ekleseniz bile bu fahiş fiyatın açıklaması olamaz.
 
Lütfen bu hırsızlara artık bir dur deyin...