Muharrem ayının girişiyle birlikte İslam Dünyası yeni bir hicrî yıla daha adım attı.
Hicretin 1444. yıldönümünü idrak ediyoruz.
Hicret, merkezi çevreden kuşatmanın adıdır. Bir dava göçü olup, asıl hicret Allah ve Resulü için yapılandır.
Hicret eden kimseye, muhâcir denilir. Kur’an’da hem hicret edenler ve hem de muhacirleri barındıranlar övülmüştür. Gerçek muhâcir, Yüce Allah’ın yasakladığı haramlardan kaçan kimseye denir.
Bütün peygamberlerin hayatında hicret vardır. Medeniyetler hicretle kurulmuştur. Hz. Peygamber (a.s), miladi 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret etmiştir. İşte Aydınlanmış Şehir merkezli medeniyetimizin temelleri bu hicretle atılmıştır.
İslam tarihinde hicretin sonuçları ve etkileri bir dönüm noktası olmuştur. İslam, Mekke dışına hicretle taşmış, Medine ufuklarından bütün bir dünyaya yayılmıştır.
Hicret, hicrî takvimin başlangıcıdır. Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Müslümanlar hicreti tarih başı kabul etmiş, o günden itibaren İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Hicretle birlikte Medine’de ilk nüfus sayımı yapılmıştır.
İslam’ın bir şiarı olan ezan, bugünkü şekliyle okunmaya hicretle başlamıştır.
Hicretin 1. yılında Cuma namazı, hicretin 2. yılında ise Ramazan orucu ve zekâtı farz; Ramazan ve Bayram namazları da vacip kılınmıştır.
Hicret, bütün yolların tıkandığı, bütün ağızların susturulduğu, ifade hürriyetinin ayaklar altına alındığı bir dönemde tebliğe açılan bir kapı ve yarma harekâtının adıdır. Mazeret üretmek yerine, çözüm geliştirme eylemidir.
Hicret, nezakettir, yâr’den, anadan, maldan, doğup-büyüdüğü memleketten göçmek şeklinde yerine getirilen bir fedakârlıktır. Dost için, Hz. Ebubekir’in ve Hz. Ömer’in yaptığı gibi yapmaktır.
“Şehrullahi’l-muharrem.”.. Hem hicrî takvimimizin başlangıcı ve hem de içinde başka olayları taşıyan bir ay.. Muharremin 10. Günü aşure günüdür. Onun için 9. ve 10. günleri oruç tutmak sevaptır. Ayrıca İslam tarihinde büyük hadiseler muharrem ayında meydana gelmiştir. Her Müslüman bunun idrakinde olmalıdır. Bununla birlikte maalesef aşure günü Hz. Hüseyin (as) ve 70 kadar yakını Kerbela’da zâlim Yezit orduları tarafından şehit edilmiştir. Onlara rahmet dilemeyi de unutmamak gerekir.
Netice itibariye, Muharrem ayı bizim için bir muhasebe ayı olmalıdır. İslam âleminin içinde bulunduğu bu karmaşık ve parçalanmışlık durumu derinlemesine analiz edilmeli; dağınıklıktan vahdete, çöküşten dirilişe, düşmanlıktan kardeşliğe, dağınıklıktan toparlanmaya, ümmet olmaya, dünyevileşmeden uhrevileşmeye hicret edilmelidir. Allah ve resulü için yapılan hicretler, çağdaş sürakaların oyunlarını bozacaktır. Çünkü gerçek hicret ve muhacirlik; Allah’la birlikte olmaktır. Her daim Allah’la birlikte olanlar için korku ve hüzün yok, sükûnet ve aşk vardır. Allah’ın yardımı ve inayeti onların üzerine olacaktır.
Hicretin, yeni yılbaşımızın, ve muharrem ayının aziz milletimize ve İslam âlemine hayırlar getirmesi Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.