Bu hafta eğitim haftası, genel gündem bizleri de istesek de istemesek de etkiliyor, onun içinde yerel gündemi birkaç gün ertelenmek zorunda kalıyoruz. İşte görüyorsunuz hafta bitiyor, bugün Perşembe ben eğitimle ilgili düşüncelerimi ancak yazabiliyorum.
Konu eğitim olunca tabi ister istemez birkaç açıdan olaya bakmamız gerekiyor, 4+4+4 eğitim sistemi bu yıl daha fazla oturacak ve eğitimde eskiye nazaran daha ciddi adımlar atılmaya başlanabilecek, umudumuz o…
Bu sistemle özellikle İmam Hatiplerin ve diğer meslek liselerinin rahatlaması önemli ama Konya’da şehir merkezinde ilkokul olarak hizmet veren bazı binaların İmam Hatip Orta Okulu olarak değiştirilmesi bazı insanlarımız açısında bazı sıkıntıları getirdi.
Bunu yanlış buluyorum. Yanlış bulmamız İmam Hatip Orta Okuluna karşı olmamız değil, ben zaten İmam Hatip Lisesinde okudum, Rabbim Müsaade eder ömür verirse kendi çocuklarımı da İHL’ye göndereceğim ama Merhum Erbakan Hoca miting meydanlarında, “biz yıkmaya gelmedik, yapmaya geliyoruz” derdi. İmam Hatipler yıkmak, kırmak için değil yapmak için kurulmuştur.
İmam Hatip Orta Okulu ya da İmam Hatip Lisesi açılırken yıllarca bazı mahallelere ilkokul olarak hizmet etmiş binaların İmam Hatip yapılması yanlış.
Ya işgal edilen o okulun yerine aynı mahallede yeni bir bina tahsis edilmelidir ya da İHL için yeni bina yapılmalı eski binalar işgal edilmemelidir.
Bu sene Konya’da eğitim için en ciddi sorun olarak bu görüldü. Bu tür mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir. İnsanlarımızın bir kısmının mağdur edilmesini, meşgaleye sevk edilmesini, mahallesindeki okulu işgal ederek başka okullara mecbur edilmesini doğru bulmuyorum…
Bunun dışında sorunlarda birisi de çevre ilçe, kasaba ve köylere kadrolu değil de vekil öğretmenlerin atanmasıdır.
Merkezde müthiş bir yoğunlaşma var, çevre ilçelere, köylere, kasabalara vekil öğretmen atanıyor. Yani bir çocuk olarak Konya Şehir Merkezinde doğduysan şanslısın ama taşra ilçe, köy ya da kasabada doğmuşsan işin bitti, okuyamazsın…
Bu kabul edilebilir değildir, devletimiz her vatandaşına eşit oranda eğitim ve sağlık hizmetini sunmak mecburiyetindedir.
Öğretmen sorununu, bina sorununu çözeriz de lisede okuyan, üniversitede okuyan öğrencilerimizin ahlak sorununu nasıl çözeceğiz?
Derneklerimiz, vakıflarımız sizler sorumluluğunuzu tam yapamıyorsunuz gibi görünüyor.
Ey İlim Yayma Cemiyeti, Anadolu Gençlik Derneği, Hak Yol Vakfı, Fethullah Gülen Hocamın öğrencileri, Süleyman Hilmi Tunahan Merhum’un öğrencileri gençliğimiz kayboluyor. Liselerde, üniversitelerde ne zaman faaliyetlere başlayacaksınız? Ne zaman gençlerimize zinanın haram olduğunu anlatmaya başlayacaksınız?
Başı örtülü, hatta dört dörtlük tesettürlü kız öğrencileri namahrem erkeklerle sarmaş dolaş görmek vakıayı adiyeden olmuş durumda.
Bosna Hersek Mahallesine bir bakın. Fuhuş evleri ayyuka çıkmış durumda. Kız öğrencileri meze olarak gören Konyalı İş Adamı sıfatındaki şeytanların ellerinden bu çocuklarımızı almayı başaramazsanız soruyorum size bu dünyada neyi başarırsanız bir anlamı olacak?
Türkiye neslini kaybetme lüksünde değil, bu neslin yok olması geleceğimizin yok olması demektir.
Konyalı dindar, sofi ağabeylere bazen tramvaya binmelerini tavsiye ediyorum, bazen Zafer’i, parkları, Bosna Hersek Mahallesini, kampusları gezsinler.
Geleceğimiz nasıl kayboluyor, gençliğimiz nasıl tahrip oluyor, 24 saat namaz kılıp, 12 ay Kâbe’yi tavaf yapsak bu gidişle nasıl yok olup gideceğiz onları görsünler…
Görmelisiniz, görmeliyiz, görmek yetmez değiştirmeliyiz, bu çocuklar bizim çocuklarımız. Ülkemizin ve hatta insanlığın geleceği… Fuhuş ile hemhal olanların muvaffak olduğu bir zaman dilimi var mı?
Bilginiz olsun, yoksa çalışmaktan başka çaremizde yok…