Her işi bırakıp gıdaya odaklanın!

Seyfullah Koyuncu

Küresel gıda fiyatları Ukrayna savaşının neden olduğu şokla geçtiğimiz mart ayında rekor seviyeye tırmansa da son 7 aydır düşme eğiliminde. Ama maalesef Türkiye’de durum bunun tam aksi.

Dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de tam 26 aydır aralıksız artıyor. Bir yıl önce tarımda üretici enflasyonu yüzde 23’ken şuan da yüzde 163’ü geçti. Aynı dönemde tüketiciye yansıyan gıda enflasyonu ise 99’a ulaştı.

Salı günü açıklanan ÜFE rakamları da gıda fiyatlarındaki bu artışın devam edeceğini gösteriyor.

Yani anlayacağınız bu kış hayli zor geçecek. Uzmanlar da bunu söylüyor.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.

Zaten saçma sapan kira fiyatlarıyla baş etmeye çalışan vatandaş, kış mevsimi nedeniyle doğal gaz ve elektrik faturalarının da eklenmesiyle birlikte epey zor günler yaşayacak.

Kötü günleri geride bıraktık diyemiyorum bir türlü…

Bu konuda çok iyimser olamıyorum ne yazık ki. Çok umutlu da bakamıyorum.

Çünkü ortada kocaman bir aç gözlülük olduğunu herkes gibi ben de düşünüyorum. Bunun yanına bir de her zaman dile getirdiğimiz denetim boşluğunu elbette eklememiz gerekiyor.

Açgözlüleri doyurmayı bir türlü başaramadığımız gibi, açgözlüleri doğru düzgün denetleyip cezasını kesecek bir mekanizmayı da hayata geçiremedik…

Şu anda ne yazık ki açgözlüleri denetleyecek bir mekanizma yok. Varsa da çok hantal ve korkak hareket ediyor!

Raflardaki bir ürünün fiyatı neredeyse her gün değişiyor.

Dolar sabit duruyor, akaryakıt fiyatları bir düşüp bir yükselse de sabit duruyor, daha asgari ücrete de zam gelmedi… Ama her ne oluyorsa raf fiyatlarındaki artışı bir türlü durduramıyoruz.

Bu iş daha nereye gidecek bilmiyorum.

Evet, maliyetlerdeki artış nedeniyle gıda fiyatlarının artması normal ama üretici ile satıcının kazandığı paranın arasında bu kadar makas olması hiç normal değil.

Piyasa verilerine göre tarla ve market arasındaki fiyat farkı yüzde 300’leri buluyor.

Yani bu işten ne üretici kârlı çıkıyor ne de tüketici.

Tek kârlı çıkanlar açgözlüler!

Daha da kötüsü, maliyetleri üst üste koyduğunda kar edemediğini söyleyen üreticilerin sorunu var bir de. Böyle giderse, üretici üretmekten vazgeçebilir. Bu durumda, piyasaya ürün arzının azalmasıyla birlikte raf fiyatlarının daha da kötüye gideceğini tahmin etmek zor değil.

Üstüne bir de Avrupa’dan gelen talebin arttığını ve bunun iç piyasada fiyatların daha da çok yükselmesine neden olacağını düşünürsek, halimiz harap.

Ticaret Bakanlığı’nın her işi bırakıp bu işlere odaklanması şart.

Özellikle piyasada tekel oluşturan gıda kartellerinin gözünün yaşına bakılmaması gerekiyor.

Bu iş çok da zor değil. Devletimiz bu işe odaklansa çözülmeyecek mesele değil.

Yeter ki kararlı davranılsın…

Özellikle süt ve süt ürünleri, şeker, yağ, un ve temizlik maddelerinde hızlı ve kararlı denetim gerekiyor.

İstenirse bu fiyat artışları durdurulur.

Geçen yazımda da bahsetmiştim, Karatay Belediyesi Konya’da 4 liraya satılan ekmeği 3 lira 25 kuruşa düşürebiliyorsa, bu kararlılığı gösterebiliyorsa, koskoca Ticaret Bakanlığı da benzer bir çözüm bulabilir herhalde.

Bilmem anlatabildim mi?