Türkiye’de yaşanan her olay Türkiye’nin büyüdüğünü gösteriyor, Türkiye’nin karanlık odakların artık (şükürler olsun) oyununa gelmeyeceği görülüyor.
Bu saçma olaylarla ülkemize Avrupa’nın hiçbir zaman dost olmayacağını, Amerika’nın düşmanlığını göstermek için fırsat kolladığını, hatta Türkiye’nin gelişmemesi konusunda İran ile aynı safta olduklarını, İran’ın gözünün döndüğünü, Şii olmayanı düşman olarak gördüğünü artık net bir şekilde görmüş olduk.
Tabii şunu da gördük Türkiye artık tam anlamıyla büyük bir devlettir ve her önüne gelen fırtına, rüzgâr artık bu ülkenin belini bükemez…
Sizin anlayacağınız şer gördüğünüz birçok konudan işte böyle hayırlarda çıkıyor.
Neyse, peki bu süreçte Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan nerede? Başbakanımız ülkemiz daha fazla ihracat yapsın diye, Müslümanlar kardeş olsun diye, ülkemiz büyüsün diye Afrika’da, Tunus’ta, Fas’ta, Cezayir’de…
Şanlı Atamız, Sultan Fatih Mehmet Han’ın, “benim ulaştığım yerlere sizin hayaliniz bile ulaşamaz” dediği gibi, anlıyoruz MHP ve CHP, AK Partinin vizyonunu anlamıyor ama ben inanıyorum ki bu millet bunu anlıyor…
Netice itibariyle şuna inanıyorum, Başbakanımız bütün bu yanlış olaylara karşı bu milletin vereceği yanıtı Afrika açılımı ile net bir şekilde göstermektedir, bugün bu ülkenin evlatlarının daha çok çalışması gerekiyor.
Camiye ayakkabı ile giren ve Camide alkol içen insanlarında bizim insanımız olduğunu, bu ülkenin malına, huzuruna kast edenlerinde bizim çocuklarımız olduğunu bilerek çalışmamız gerekiyor.
İşin kolay tarafı bağırıp çağırmaktır, bu süreçler bize öğretici olmalıdır. Biz CHP lideri gibi değiliz, evet hakikaten nikâhsız bir şekilde bir kızımızın bir erkeğin kucağına oturması, gençlerimizin sarhoş olması, uyuşturucu ve zina bataklıklarında çocuklarımızın heder olması Başbakanımız gibi bizim de içimizi acıtıyor.
Yok, yanlış anlamayın, başkalarının hayatına saygımız olmadığından değil o başkalarının bizim insanımız olduğunu bildiğimizden, insanlığı umursadığımızdan, kendimize insanlığın geleceğini dert edindiğimizden, bu milletin üzerinde uygulanan tahribatların boyutlarını gördüğümüzden içimiz acıyor.
Fakat bu gün bu insanlara karşı bağırarak, öfkelenerek, küfür ederek tepki göstermemeliyiz, daha fazla çalışmak, hırslarımızdan vazgeçip ideallerimize yaklaşarak, insanları daha fazla severek ve daha fazla ihracat yaparak bu sıkıcı ve yorucu süreçten milletimizin karlı çıkması için mücadele etmeliyiz.
Dün, yarın için ne yazayım diye düşünürken bir mail aldım, mailde Konya ihracatının sorunları sistematik olarak çözülecek” deniyordu.
Konya Ticaret Odası’nın organize ettiği, İhracatta Çözüm Yolları Çalıştayı gerçekleştirildiği belirtiliyordu ve 250 ihracatçı firma ile yapılan anket sonuçlarına göre ihracatta yaşanılan sorunların görüşüldüğü Çalıştay’da 7 konu altında 16 maddenin tartışıldığı, Çalıştay sonucuna göre hazırlanacak raporda yerel ve merkezi yönetim boyutunda yapılacak çalışmaların yol haritası belirleneceği ifade ediliyordu.
Bugün yazımın başlığını işte Ticaret Odasının bu haberi şekillendirmiş oldu.
Evet, ihracat yap Türkiye’m, daha fazla çalış…
Ayrıca mailde, KTO Başkanı Selçuk Öztürk’ün çalıştayda, Türkiye’nin son on yılda ihracatının 3 milyardan 152 milyara çıktığını ve fakat daha fazla ihracat için yani metotların geliştirilmesi gerektiğini belirttiği ifade ediliyordu.
Selçuk Öztürk önümüzdeki on yılda Türkiye’nin 500 milyar doların üzerinde ihracat rakamlarını çıkarmamız gerektiğini belirtiyor ve Ülkemizin 2023 hedefi tek bir bölge yerine farklı bölgelerin en üst düzeyde üretim ve ihracat merkezi olmasıyla bu hedefin yakalanabileceğini söylüyor. Yani çalışıyor ve bizlere çalışmamız gerektiğini anlatıyor ve birileri yakıp yıkarken bizler ülkenin geleceğini düşünmeliyiz diyor…
Ne diyebilirim, bugün vizyonumuzun bu olması gerektiğini daha nasıl anlatabilirim?
Yol uzun, eğitimden, ticarete, sanayiden tarıma birçok alanda kat etmemiz gereken çok mesafe var sizin anlayacağınız…
Gün kardeşliği geliştirme, dostu düşmanı bilerek ülkemize sahip çıkma günüdür ve bunun için çok çalışmamız gerekiyor.
Bizden söylemesi…