Son günlerde bir helalleşme söylentisi aldı başını gidiyor. Bu kavram, siyasal bir söyleme alet edilmeye kasten teşebbüs edilse bile, dini literatürde derinliği olan ve doğrudan kulların hakkı ile bağlantılı olan bir kavramdır.
İslami kaynaklarda insanların sorumlu olduğu haklar: Allah'ın hakları ve kulların hakları diye ikiye ayrılmıştır. Allah'ın haklarına saygı, iman ve kulluktur. Kulların hakkına saygıya gelince, Allah'ın yaratmış olduğu varlıklara şefkat ve onların sınırlarını ihlal etmemektir. İhlal edilen Allah hakkı, iman ihtida ve tevbe ile bağışlanabilirken; kulların hakkı ihlal edildiği zaman bunun telafi etmenin tek yolu helalleşmektir. Kul hakları insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, manevi şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dini inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla, mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklardan oluşmakta ve bunlara yönelik olarak yapılan kötülükler, verilen zararlar, kul hakkını ihlal sayılmakta, ihlal fiili mazlime, çoğulu mezalim kelimeleri ile ifade edilmektedir.
Yani bir insan: "Ben başkalarının hakkını ihlal ettim, onlarla helalleşmem gerekir!" diyorsa, zalim olduğunu, zulmettiğini itiraf ve kabul etmiş olur. Helalleşme ile zalim, mazlumdan üzerindeki hakkı bağışlamasını dilemiş olur. Helalleşme kişinin üzerindeki hakkı kaldırmış olur yoksa işlenen haram fiili helal kılmış olmaz. İşlediği günah zalimde tescilli kalır.
Kul haklarına dair durumları maddi açıdan değerlendirdiğimizde; zimmet, irtikap, karaborsacılık, fitne, idari baskı, zulüm, vb. iken, can ve bedene karşı öldürme, taciz, tecavüz, dayak, suçsuz yere alıkoyma, vb. kul hakkı ortaya çıkaran fiillerdir. Bütün bu fiiller aynı zamanda Allah'ın haram kıldığı fiiller olduğundan dolayı da işin içerisinde Hukukullah da söz konusudur. Genellemeci, toptancı bir anlayışla insanların karşısına çıkıp: "Ait olduğum tüzel kişilik geçmişte hatalar yaptı. Kırdık, döktük, korkuttuk... Hakkınızı helal ediniz!" demek, helalleşme değildir. Helalleşme ihlal edilen hakkın ödenmesi, zararın tazmini, kırılıp, dökülenin yerine getirilmesini barındırır. İhlal edilen hak, mala karşı yapılmışsa, o malın değeri, bedeli tazmin edilmek suretiyle helalleşilir. Cana karşı yapılmışsa, can karşılığında kısas ya da diyet şartlarından birisi kabul edilip yerine getirilmek suretiyle yapılması esas olandır.
Çeşitli ayetlerde ve hadislerde bahsedilen büyük günahların çoğu aynı zamanda kul hakkı ile ilgilidir. Bunlar arasında cinayet, hıyanet, zimmet ve irtikap, hırsızlık, yalancılık, yalancı şahitlik, haklıyı-haksız haksızı-haklı gösterme amacıyla yalan yere yemin etme, masum insanlara iftira etme, zina, taciz, tecavüz, yetim malı yeme, tefecilik, halk üzerinde zulüm ve baskı kurma, eziyet ve işkence etme gibi hak ihlalleri de bulunmaktadır. Dolayısıyla helalleşme yolculuğuna çıkan gerek özel, gerek tüzel kişilikler kendi geçmişimdeki günahların, zulümlerin tek tek listesini çıkarmak durumundadır. Genellemeci bir anlayışla değil, zulmettiği kişilerin kendileri hayatta ise bizzat kendileriyle, değilse varisleri ile helalleşilmelidir.
Helalleşme dünyada olmalıdır. Dünyada olmuyorsa ahirette o helalleştirme mutlaka gerçekleştirilecektir. Dünyada iken helalleşmek güzel de; ancak: "Ait olduğum tüzel kişiliğin geçmişte hataları oldu." şeklindeki ifade kuruluş itibariyle yanlış bir ifadedir. Hata, bilmeden yapılan yanlışlara denilir. Biz müminler hata ile veya unutarak yaptığımız davranışlarından Allah'ın sorumlu tutmayacağına zaten inanıyoruz. Planlayarak, hesaplayarak yapılan davranışlara hata denmez. Ancak zulüm denilebilir... Asıl üzerinde durulması gereken, taammüden işlenmiş zulümlerin, mağduru olan mazlumlar tarafından affedilip affedilmeyeceğidir.
Bu tüzel kişiliğin temsilcileri helalleşmeye nereden başlayacaklar? Mesela iftira ve yalanlarla dolu bir tarih yazdırarak kendi cürüm ve zulümlerini başarı ve kahramanlık gibi göstermek sûretiyle 100 yıldır kandırdıkları, 80 milyonluk vatandaşla helalleşebilecekler mi? Rejim değişikliği için yurtdışına sürgün ettikleri, sürgünde aç bîilaç hayatlarını kaybeden, Osmanlı ailesi ile helalleşebilecekler mi? Hilafeti lağv ettikleri için, halifenin himayesini kaybettiğinden dolayı yüz yıldır mazlum duruma düşmüş coğrafyaların halklarıyla ve bütün Müslümanlarla helalleşebilecekler mi? 1925'te Hamidiye kruvazörü ile denizden bombaladıkları Rize, 1937-38 de Tunç eli harekatıyla havadan bombaladıkları Dersim halkı ile helalleşebilecekler mi? 1944'te Boraltan Köprüsü faciasında Ruslara teslim ettikleri Azerbaycanlı kardeşlerimizin aileleriyle helalleşebilecekler mi? Arapça ezan okuduğu için, elif-ba, Kur'an okuduğu ve okuttuğu için asılan binlerce Anadolu Alimiyle ve onların aileleriyle helalleşebilecekler mi? Satılan, ahıra, depoya, meyhaneye, müzeye, dönüştürülen başta Ayasofya olmak üzere binlerce caminin banileri, vâkıfları, cemaati ile helalleşebilecekler mi? Harf inkılabı yaparak bir gecede cahil bıraktıkları, ecdadının mezar taşını bile okuyamaz hale gelen nesillerle, kuşaklarla helalleşebilecekler mi? Ekmek, gaz, tuz, yağ, şeker gibi en temel ihtiyaçlarını bile karne ile almak zorunda kalan, örf-i idare mahkemelerinde yargılanan, Varlık Vergisi, Yol Vergisi gibi vergilerle bir keçisini kurtarabilmek için iki keçi vermek zorunda kalan Anadolu halkı ile helalleşebilecekler mi? İstiklal harbine kaynak olsun diye Pâk ve Afgan Müslümanların gönderdiği altın ve paralarla, İş Bankası'nı kurup, 80-90 yıldır o bankanın faizi ile nemalananlar, Pakistanlı Afganistanlı Müslümanlarla helalleşebilecekler mi? 60 darbesinde asılan Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, onlara oy veren milyonlarca insanla helalleşebilecekler mi? Son dönemde başörtüsünden dolayı zulmettikleri, okullarına almadıkları, eğitim haklarını engelledikleri binlerce başörtülü bacımızla helalleşebilecekler mi? 1994'te TBMM'ye taşıdıkları, günümüzde de "her evden bir oy stratejisiyle" alenen destek verdikleri terör örgütünün 30-40 yıldır katlettiği, öldürdüğü, şehit ettiği vatandaşlarımızın, askerimizin, polisimizin, güvenlik korucularımızın aileleriyle helalleşebilecekler mi? İlk 27 yılında tek başlarına, daha sonraki yıllarda da postal-dipçik desteğiyle ortak veya çeyrek olarak sahip oldukları iktidarda ve yönettikleri belediyelerde yapmış oldukları yolsuzluk, taciz, tecavüz, irtikap, zimmet gibi suçlardan dolayı mağdur ettikleri vatandaşlarla helalleşebilecekler mi?
Bu liste daha çok uzar gider ama yerim dar. Helalleşmek inanç, iman ve yürek işidir. Provokasyon ve manipülasyonun konusu değil...