Günümüzde deniz mi, göl mü olduğu hala tartışılan Hazar Denizi, güneydoğu Avrupa ve güneybatı Asya’nın kesiştiği yerdedir. Okyanus ve denizlere çıkışı olmadığı için dünyanın en büyük gölü olarak kabul edilen Hazar Denizi, dibinde okyanus tipli katmanlar mevcutluğundan ve deniz ölçülerine sahip olduğundan deniz olarak da görülür.
Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkeler Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan ve İran’dır. Toplam yüzölçümü 371000 km2 olan denizin, uzunluğu 1205 km, genişliği ise 554 km’dir. En derin yeri ise 1025 metredir.
İçerisinde birçok balık türünü bulunduran Hazar Denizi, dünya havyar üretiminin de %80’ni karşılamaktadır. Ancak Hazar Denizi’ni önemli kılan ise dünya petrol ve gaz rezervinin önemli kısmını bünyesinde barındırmasıdır. Hazar Denizi’nde yaklaşık 45-50 milyar ton petrol, 15-20 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. Bu da, devletler arasında Hazar Denizi’nin paylaşımında anlaşmazlıklara yol açıyordu.
İran haricinde Hazar Denizi’ne kıyısı olan diğer devletler eskiden Sovyetler Birliği’ne bağlı olduğundan denizin paylaştırılması İran ile Sovyetler arasında yapılmıştı. Fakat 1991 yılında Sovyetler Birliği dağıldığı için denize kıyısı olan ülkeler arasında Hazarın yeniden paylaştırılması durumu ortaya çıktı. Bu konuda Azerbaycan ve Kazakistan, Hazarın Sovyet zamanında olduğu gibi paylaşılmasını kabul ediyorken denizin güvenliği konusunda Rusya ile askeri iş birliğine yanaşmıyorlardı. Aynı şekilde Rusya da, Hazarın Sovyet zamanındaki gibi paylaşımına destek veriyor fakat askeri konuda denize kıyısı olan ülkeler dışında başka askeri kuvvet bulunmasına karşı çıkıyordu. Rusya’nın askeri teklifine destek veren İran ise Hazarın yeniden ülkeler arasında 5 beraber kısma bölünmesini destekliyor ise de Azerbaycan buna karşı çıkıyordu. Çünkü İran’ın önerdiği teklif ile Azerbaycan’ın payına düşen Hazar kıyılarının çoğu İran’a bırakılıyordu. Türkmenistan ise Hazarın tam ortadan 5 kısma bölünmesini destekliyordu. Ancak bu paylaşım ile Azerbaycan petrol bölgesi Türkmenistan’a kalacağı için Azerbaycan buna da karşı çıkıyordu. Bunlarla birlikte 20 yıldan fazladır devam eden görüşmelerde Hazarın, deniz mi yoksa göl mü olduğu da ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Zira uluslararası kanunlara göre deniz ve göller konusunda farklı hukuki yasalar mevcuttur.
Yıllar süren müzakerelerden sonra nihayet 12 Ağustos 2018 Pazar günü Kazakistan’da Hazar Denizi’ne kıyıdaş olan ülkeler arasında anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre Hazar, deniz ve göl olarak değil kendine özgü bir şekilde özel olarak ele alınacak. Bunun dışında Hazarın dibi ve madenleri konusunda her ülke kendi sınırlarından 15 mil’e kadar yere sahip olacak. Daha 10 mil ileride ise balıkçılık alanı oluşacak. Denizin geri kalan dip kısmı ve yüzeyi ise 5 devlet arasında ortak olarak kullanılacak. Ayrıca Hazar Denizine kıyıdaş ülkelerin askeri birliği haricinde hiçbir ülkenin birlikleri burada olmayacak. Bunlar dışında başka küçük çaplı anlaşmalar imzalansa da yer darlığından dolayı fazla detaya girmedim.
Türkiye içinde önemli bir mesele olan Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü bu şekilde belirlendi. Hem tarihi İpek Yolu hem de Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ekonomik ve kültürel açıdan çok önemli olan bu anlaşmanın Türkiye için faydalı olmasını temenni ediyorum.