2024-2026 yıllarını kapsayan hayvancılık destekleri açıklandı. Eskiden doktorlar reçeteyi bir kâğıda yazarlardı da okunmazdı, sadece eczacılar okuyabilirdi. Hatta eczacılık fakülteleri sırf doktorların yazdığı reçeteyi okumak için kurulmuş diye espri yapılırdı. Bizim destekleme programları da aynen öyle. Bir kere çok akademik ve çok maddelidir.
Yaşayan en büyük Türk şairi İsmet Özel yazdıklarını çok ağır olduğunu, anlaşılmadığını, biraz daha basit yazmasını tavsiye edenlere şöyle demiştir. “Ben yazmak için o kadar uğraşıyorum, siz de bir zahmet anlamak için biraz uğraşın.” George Wilhelm Friedrich Hegel” beni bir kişi anladı, o da yanlış anladı" sözü malumdur. Yine bu toprakların İslamla mayalanmasında emeği olan Mevlana Celalettin Selçuki hazretlerinin çok veciz bir sözü var: “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.”
Konumuz edebiyatçıların ve düşünürlerin anlaşılıp anlaşılmaması değil. Şuna vurgu yapmak istiyorum: Bir anlaşılmama sorunu var. Bu arada bu iletişimsizlikte iki tarafında payı var. Devlet elbette resmi ve hukuki bir dil kullanacak, eyvallah… Ama biraz daha çiftçinin anlayacağı zemine çekmesi gerekiyor. Yaş ortalaması ellinin üstünde bir kitleden bahsediyoruz. O yüzden dilimizin muhteşem derinliklerinden yararlanmak gerekiyor. Üreticinin de anlamak için biraz gayret göstermesi gerekiyor.
Sosyal medyada ve televizyonda harcadığınız zamanı birazda bu işlere kafa yorarak harcayın kardeşim sizde. Okuyun, okutturun, bir bileni bulun, o bilene sorun… Devletin tarım bakanlığının 180 bine yakın personeli var. Devlet o insanları sizin sorunlarınıza çözüm üretsin diye işe alıyor. Tarım il ve ilçe müdürlüklerine sürekli gidip gelin, yolları aşındırın. Belediyelerin tarımsal hizmetler bölüyle sürekli irtibatta olun. Devletin tarımsal araştırma kuruluşları ile irtibata geçin. Ziraat Fakülteleri, veterinerlik fakültelerine uğrayın, hocalara bilgi danışın… Artık eski usullerle tarım yapamazsınız. Çünkü rakipleriniz sizden daha fazla bilgili. Nereden ne desteğini alacağını, hangi teşvik veriliyor vs. bunları takip ediyor.
İşi bilen adamla, gelişmelerden haberdar olmayan üretici arasında maç daha başlarken, işi bilen adam 10-0 önde başlıyor. Nasıl olduğunu birazdan açıklayacağım. Hasılı anlamak için biraz uğraşın. Devletin verdiği desteklemelerde 170 üzerinde destekleme var. Sadece hayvancılıkta 54 destekleme çeşidi vardı. Bu destekleri çiftçi çok zor anlıyordu. Bu sefer hayvancılık desteklemeleri daha sade olmuş ama hala çok akademik. Örneğin buzağı desteği 1000 ₺ demiş. Sonra ilave destekler kısmında kadın yada genç çiftçi olursa kat sayış 0,7 demiş. Yani 700 ₺ daha ekstra destek demek bu. Bunun daha sadeleştirilmiş ve anlaşılabilir olması lazım.
Bu sene desteklemelerde ilave destekler çok önemli. Mesela 2024 yılında buzağı ve malaklar için 1.000 ₺... Ama ilave destekleri aldığın zaman bu destek miktarı en az 10.000 ₺ oluyor. Kadın ve genç çiftçi ise 700 ₺, süt havzasında ise 500 ₺, suni, tohumlama yada embriyo transferi ile inekler aşılanırsa 800 ₺, A-B sınıfı soy kütük ilave desteği 1500 ₺, A-B sınıf buzağı genomik seleksiyon desteği alıyorsa1500 ₺, c soy kütük işletme sınıfı ilave desteği alıyorsa 800 ₺, ari işletme ise 4000 ₺, onaylı süt çiftliği desteği alıyorsa 600 ₺ ve 1. Derecede örgüt üyesi ilave desteği 200 ₺ daha ekstradan para alacak.
Desteklemeler ile beraber ilave destek alan üretici 12000 ₺'ye yakın fark alıyor. Bir tarafta sadece temel hayvancılık desteği alan çiftçi sadece 1000 ₺ alıyor, diğer tarafta ilave desteklerin tamamını alan en az 10 bin ₺, hatta 12000 ₺‘ye yakın destek alıyor… Burada tüm çiftçiler ilave destekten yararlanamıyor. Burada devletin bir suçu yok ki. Burada bu şartları sağlayamayan üretici suçlu. Bir üretici sadece ari işletme oldu ise, yani hastalıklardan korunması için gereken şartları yerine getirdi ise o çok daha farklı buzağı desteği alıyor. Örneğin üreticinin ari belgesi varsa buzağı başına 4000 ₺ ekstra para alıyor. Bir yerde sadece bin ₺ alan üretici diğer tarafta en az on bin ₺ alan üretici. Bir müsabakaya başlarken 10-0 başlamak gibi bir şey bu. Ara nasıl kapanacak. Bu destekleri öğrenmeden önce bu durumun altını çizmek istiyorum. Gereken ilave desteklerden yararlanmak için tüm çiftçi kardeşlerimiz yoğunlaşsın. Bu ilave desteklerin her birinin bir mantığı var aslında. Örneğin ari işletme konusunu ele alalım. Ari işletme belgesi olan yerlerde hem ürünler hastalıklardan beri oluyor, temiz, sağlıklı ve hijyenik oluyor hem de buzağı ölümlerinin önüne geçilmiş oluyor.
Eğer Türkiye buzağı ölümlerinin önüne geçse idi yurtdışından hayvan ithalatı yapmazdık bugün. Evet yanlış duymadınız …Türkiye’de yıllık ne kadar buzağı ölüyor? Ortalama 500 bin…Biz yıllık ne kadar hayvan ithal ediyoruz? Yıllık 600 bin civarında . Ülkemiz 2014 yılından beri hayvan ithalatı yapıyor. 10 yılda yaklaşık 11,5 milyar dolar kırmızı et ithalatı yaptık. Türkiye’de kırmızı et tüketimimiz her geçen gün artıyor. Ülkemizin nüfusu artıyor, gelişmişlik düzeyi artıyor buna ilave olaraktan beslenme alışkanlıklarımız değişiyor… Yurtdışından gelen misafirlerimiz ve turistlerle birlikte kırmızı ete olan ihtiyaç daha da fazlalaşıyor. Ülkemizde 2000’li yıllarda 500 bin ton olan et tüketilirken, 2023 yılı itibariyle 2 ,3 milyon tonu geçmiş durumda. 2013 yılında 1 milyon ton kırmızı et tüketirken aradan 10 yıl geçmiş bu rakam iki katından da fazla bir duruma yükselmiş. Evet kişi başına düşen et 26 kg civarındayız, gelişmiş ülkelere göre daha az bir tüketim söz konusu. Ama yükselişi de göz ardı etmemek lazım, et ihtiyacını karşılama noktasında.
Bu kadar hızlı bir tüketimle hayvan sayısı paralel gitmedi, ülke mecburen ithalata gitmek zorunda kaldı. Et süt kurumu artık kendi ithalat yapıyor. Önceden şirketler yapıyordu bu olay istismar edildi, devlet bizzat kendisi ithalat yapmaya başladı.100 ₺’ye ithal ettikleri eti 300 ₺’ye piyasaya sürüyordu özel sektör. Devlet şuanda buna el koydu. Devlet ticaret mi yapar deniyor. Yahu kardeşim buna mecbur kaldı. Burada ithal et konusu çok eleştiriliyor, yerine göre haklılık payları var... Ama bu ayrı bir başlık altında incelenebilir. Devlet 6 dolar civarında aldığı eti 12 dolar civarında piyasaya sürüyor, arada yine yarı yarıya bir fark var, ama o farkı devlet hayvancılık desteklemelerine harcıyor. Bu övünülecek bir şey değil elbet. Ama aradaki fahiş fiyat farkları aracılara kalmamış oluyor ve bu fark devletin kasasına girip oradan hayvancılık desteklemelerine aktarılıyor.
Bu yeni destekleme programı devlet 3 yıl içinde ithalatı durduracak hamleler yapmış, ilave desteklerle…
Her şeyden önce 3 yıllık bir zamanı kapsıyor bu seneki teşvikler. Önceden hayvancılık desteklemeleri yıllık verilirdi. Burada hayvancılık için özel bir durum var. Hayvancılık için bugün bir destekleme yapsanız sonucunu en erken 2,5-3 yıldan önce göremezsiniz. Hayvancılığın doğal üreme süresi, doğan hayvanın büyümesi, yetişmesi 3 yılı buluyor. Bu sefer buna dikkat edilmiş her yıl güncel katsayılar ile 3 yıllık destekleme öngörülmüş.
Birkaç destekleme başlığına yakından bakalım.
“Daha önce verimlilik kriterlerini sağlayan bir aile işletmesi buzağı başına 2 bin 68 ₺ destek alırken, yeni modelde temel ve ilave kriterleri karşılaması halinde bu destek buzağı başına 5 bin 700 ₺’ye kadar çıkabilecek"
“Daha önce verimlilik kriterlerini sağlayan ari bir işletme buzağı başına 28 bin 680 ₺ destek alırken, yeni modelde temel ve ilave kriterleri karşılaması halinde bu destek 77 bin ₺'ye kadar çıkabilecek.
Bu desteklemelerin detayına vakıf olmak için üretici kardeşlerimizi biraz araştırmaya, konuyu öğrenmeye, bir bilene sormaya, öğrenmeye davet ediyorum.
Sözlerimi üniversitede istatistik hocamızın sınav sorusunun arkasına bıraktığı cümle bile son vermek istiyorum…Hoca soruyu sorduktan sonra “Aranızda tartışınız “derdi. Örneğin iki kere iki kaç eder demezdi. “İki kere iki kaç eder, tartışınız” diye sorardı sınavlarda.
Ben de diyorum ki bu seneki hayvancılık desteklemelerinde neler var aranızda tartışınız…