İnsan büyüdükçe, hayata bakış açısı da değişiyor. Ailelerin verdiği öğretileri daha iyi anlayabiliyorsunuz. Kendi hayatımdan yola çıkacak olursam; Babamın bana verdiği ve kazandırdığı terbiye, öğreti, eğitim, hayata bakış açısı, benden sonraki nesillere göre çok çok farklı. Mesela ben daha 6 yaşındayken öğrendim ‘hayırlısı’ kelimesini. Belki bu güzel kelimeyi o yaşta tam kavrayamıyordum ama şimdi bu kelimenin benim hayata bakış açımın direği olduğunu öğrendim. Meğer babam bana 6 yaşındayken öğretmiş hayatı. Ya da sorulan bir soruyla dünyanın ne demek olduğunu öğretmiş bana. 6 yaşında bir çocuğa ‘Allah kaç?’ diye soru sormak ve ‘Allah bir baba’ cevabını vermek, meğer ne kadar önemliymiş. Meğer o yaşlarda babanın verdiği bu öğretiler, hayatın boyunca dünyaya baktığın bir göz oluyormuş. İnsan şimdilerde anlıyor tüm bunları. Ananın, babanın, dedenin, ninenin, ağabeyinin kısaca ailenin o yaşlarda söylediği her kelime, verdiği her öğüt, o zamanlar anlayamasak da bizim yeşeren birer yaprağımız oluyormuş.
Yaşımız belki çok büyük değil ama nesiller arasındaki 3-5 gibi kısacık yılların, nesiller arasındaki farklarını görebiliyorsunuz. Ailelerin öğretileri de bu 3-5 yıllık zaman diliminde farklılık gösterebiliyor. Şimdilerde bakıyorum da, bir baba 6 yaşındaki çocuğuna küfür etmeyi öğretiyor. Ya da dünyanın para gibi somut zenginliklerini veriyor çocuğuna. Bu nedenle o çocuk büyüyünce karşısına çıkan zorlukları parayla çözülebileceğini zannediyor. Hayata hep bu yönüyle bakıyor. Eğer ki bir de parası yoksa vay ki haline. Boşluğa düşüveriyor, hayata yeniliveriyor. Zorluklara çözüm üretemiyor. Hayat tecrübesinin ne demek olduğunu kavrayamıyor. Çevremizde yok mu böyle gençler, çocuklar? Bir hayli fazla maalesef. Oysa biz daha 6 yaşındayken öğrenmişiz zorluklarla mücadele etmenin yolunu. Kısacık ‘Hayırlısı’ kelimesiyle hayatın yükünü atabilmeyi öğrenmişiz biz. Bu yüzden hayat felsefemiz olmuş bu kelime. Herkes anlayamaz bu kelimenin ne demek olduğunu.
Maddiyat almış başını yürümüş. Ufacık çocuk bile paranın gücüne inanır olmuş. Araba markalarını, elbise ve ayakkabı markalarını, saat markalarını ezbere sayar olmuş çocuklar. Çünkü daha 6 yaşındayken öğretilmiş bunlar çocuklara. Hayatları bu kapitalist öğretilerin dışına çıkamamış. Ne diyelim, bizlere ‘Hayırlısı’ kelimesini öğretenlerden Allah razı olsun. Herkese böyle bir aile nasip etsin Allah. Cümlelerimi ellerinden öptüğüm babaannemden sık sık duyduğum, hayat felsefemi oluşturan öğretilerden bir örnekle bitirmek istiyorum: “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?” Ve tabi ki “her şeyin hayırlısı”… Sevgi, saygı ve dua ile…