Hayat

Doç. Dr. Ömer Akdağ

"Hayat" kelimesi Arapça kökenli bir kelime olduğundan lisanımızdan atılmak istenmiştir. Türk milleti yüzlerce yıl bu kelimeyi kullanmış ve milyonlarca eser yazmıştır.

1930'lu yıllarda veya daha sonraki tarihlerde sırf "Arapça" diye bu kelimenin yerine "yaşam" kelimesini, bir kısım çevreler kullanmaktadır.

Kelime ve tabirler (kavramlar) ihtiyaç halinde teşekkül eder. İhtiyaç olmadığı halde sırf islamî maziye karşı yapılan bu ve benzeri siyaseti en şiddetli şekilde tel'in ediyoruz...

Unutmayalım ki, biz Müslümanız ve Türk’üz. Biz milletçe İslam ile şereflendikten sonra kültürümüzü, irfanımızı ve tepeden tırnağa güncellemişizdir.

Biz böyle düşünüyoruz. Böyle düşünmeyeler de olabilir.

Bizim tercihimiz böyledir.

Biz, yaşayan ve yaşatan Türkçeyi kullanmak istiyoruz.

Yaşatan kelime, 250 yıl öncesinden veya 400 yıl öncesinden irfanımızı günümüze taşıyan kelimelerdir. Bu, aynı zamanda istikbal demektir.

Biz, sadece kendimizi değil gelecek nesli de düşünmek mecburiyetindeyiz.

Mes’uliyet sahibi insanlar sorumluluk duygusunun ne demek olduğunu çok iyi bilirler.

BENZEMEK.....

Ekşi sözlüğün verdiği bilgiye göre; 2010 yılında Bernard Lewis, kendisiyle yapılan bir röportajda Türkiye'nin İran'a, İran'ın ise Türkiye'ye benzemeye başladığını beyan etmiş......

İran'ın Türkiye benzeyip benzemediğini bilmiyorum ama Türkiye durduk yere takla atmaya başladı bugünlerde.

"Mezhepçi değiliz, ne Şia ne de Sünniyiz" falan filan..

2010 yılında Lewis'in bu lafını ciddiye alalım mı?

Ümit ederiz Lewis'in bir palavrasıdır bu...

TUZ

Tuz, Türk-İslam tarihinde adalet ile eşleştirilmiştir.

Fütüvvet anlayışının Anadolu’ya bir yansıması olan Ahilik sisteminde de tuzun hususi bir yeri vardır.

Ahilik sistemine girecek olan kişiye ( ki talip denir) tuzlu su içirilerek tavsiyelerde bulunulurdu.

Zira tuz, kalpteki hiddet ile inadı yok eder, su ise kin ve hasedi söndürürdü.

Tuz-ekmek yemek, onunla sözleşmek, akitleşmek demekti.

Şimdi bu da nereden çıktı diyenleri duyar gibiyim.

Canım biraz çeşit olsun.

Tuza her zaman ihtiyaç vardır.

Kokuşmuşluğu ancak tuz giderir.

YOĞURT

Ahi sofrası yuvarlak olmalı ki kıymeti ve mevkii artsın.

Allah'ın Hz. İsa'nın sofrasına ihsan ettiği soğan, sarımsak ve pırasa sofradan eksik edilmemelidir.

Ahi sofrasında bulunması gereken diğer yiyecekler arasında zeytinyağı, mercimek, pirinç ve ettir.

Bütün bunların yanında mutlaka olması gereken bir yiyecek daha vardır ki, o olmazsa olmazlardandır.

Bu yoğurttur.

Sofrada yoğurt mutlaka bulunmalıdır. Öyle ki, diğer bütün nimetler mebzul şekilde olsa bile şayet yoğurt yoksa misafir ağırlanmamış sayılır.

Sofrada sadece yoğurt olsa misafir ağırlanmış kabul edilir.

Yoğurt bu kadar mühimdir.

Hatırlanacağı gibi yoğurt kelimesi dünya dillerinde aynen böyledir; "yoğurt"....

Hatırlanmalıdır ki, Ahilik ilhamını sevgili peygamberimizin referans alındığı fütüvvet teşkilatından alan bir Türk yorumudur.

Kurucusu da Ahi Evran’dır.