Bir önceki yazımızda muhalefet kanadında savaş baltalarının çıkabileceği öngörüsünde bulunmuştuk. Neticede siyaset arenası kapalı bir kutu.
Perde arkasında neler yaşandığına dair en ufak bir bilgi sahibi değiliz. Ancak bazı gelişmeler tahminlerimize ışık olabiliyor.
Deyim yerindeyse ortalık biraz karışık diyebiliriz. Özellikle CHP kanadında yaşanan bazı olaylar sis perdesini aralar cinsten.
İstanbul'un kar ile imtihanı, Ekrem İmamoğlu'nun bu sınavda başarısız oluşu ve akabinde balık keyfi doğal olarak toplumu bu noktaya çekmesi CHP içinde bazı taşların yerine oturmasına imkan sağladı.
İstanbulluların ve bazı CHP'li yöneticilerin Ekrem İmamoğlu'nu bu hadiselerden ötürü eleştirmesi gayet doğal. Ortada bir başarısızlık söz konusu. Ancak gözden kaçan noktalar var ki, gündemde yerini pek alamadı.
Örneğin İmamoğlu'nun İngiliz Büyük Elçisi Dominic Chilcott ile yediği yemek.
İlk bakışta masumane gibi görülen bu yemeğin aslında masum bir tarafının olmadığını görüyoruz. Çünkü yemekten CHP Genel merkezinin haberi dışında gerçekleşiyor.
Konuşulan konular ise muamma.
Sonra başka bir balon patlıyor ki, sesinin yankısı birçok yere ulaşıyor, zihinleri mat ediyor. İmamoğlu hızını almadan Amerika Büyük Elçisi Jeffry Flake ile görüşüyor o muhteşem ingilizcesiyle.
Bu görüşmede basına yansıyan tarafı şu:
İBB'nin "Askıda Fatura" projesi, muhtemel iş birliği alanları ve yerel girişimleri destekleme konularında fikir alışverişi...
Yukarıda da belirttiğim gibi, bu görüşmeler her ne kadar masumane gibi gözükse de, zamanlama ve konusu ve muhtevası itibariyle masumaneliğini kaybediyor.
Anlaşılan o ki Kemal Kılıçdaroğlu'na gizli bir operasyon çekiliyor zannımca. Yani Havada Kumpas kokusu var.
CHP'nin seçime güçlü bir şekilde girebilmesinin yolu, dokuz seçim kaybeden, yalanları elinde patlayan Kılıçdaroğlu'nun egale edilerek daha güçlü, daha popüler bir ismin getirilmesi.
Bunun da en büyük kanıtı şu:
Amerika Büyük Elçisi teamüller gereği önce CHP Genel Başkanı ile görüşmesi gerekirken o koşa koşa İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yanına gidiyor.
Ekrem İmamoğlu bu sayede CHP yöneticilerine mesaj göndermiş oluyor ve açıktan açığa savaş baltalarını çıkarıyor. Kendi zeminini de taraftarları ile birlikte hazırlıyor.
Kaset skandalı ile Genel Başkan koltuğunu oturan Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu arasındaki bu gizli savaş yakında gün yüzüne daha net bir şekilde çıkacak diye tahmin ediyorum.
Tabi Millet ittifakı bu duruma nasıl yaklaşır, kimin tarafında olur belli değil. Çünkü kafaları dumanlı.
*****
Meral Akşener, CHP içindeki bu savaştan haklı olarak rahatsız ve bu kumpasın da farkında. Sadece bu değil! Millet İttifakı içinde yer alan HDP ile anılması da büyük bir etken.
Bu yüzden yakın bir süreçte Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ile yeni bir İttifak içine girmesi mümkün.
Meral Akşener'in seçmenlere vereceği mesaj da hazır doğal olarak: "Biz milliyetçi bir partiyiz. Bizim HDP ile işimiz olmaz."
Nasıl olsa atmak bedava. Farkında mı bilmem ama şu ana kadar attıkları hep karavana.
*****
Yeni bir kaset skandalı olmaz, ama CHP içindeki skandalların ardı arkası kesilmeyeceği belli..
Satır arası bizden olsun. Selam ve dua ile...