“HATİP”

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Mitinglerde hatiplerin konuşmaları kitleleri harekete geçirir. Halkın taleplerine cevap verilmesiyle oy talep edilir. Vaatlerde bulunulur. Yapılamayanlar işler konusunda mazeretler üretilir.

1946 genel seçimleri tek dereceli ilk seçimdir. Çeyrek asırdır iktidarda olan CHP ilk defa halkın ayağına giderek oy istemek “durumunda” kalmıştır. Çeyrek yüzyılın hesabını vermek kolay değildir.  Halâ bugün bile hesabını verememektedirler.  Bizce işi kolayı var.  O döneme sahip çıkılmazsa mesele çözülür. Herhalde vatandaş ikna olmuyor. Nitekim 1950 genel seçimlerinde anayasaya girmiş olan altı ilkenin çıkarılacağı vaadinde bulunmuşlardı.  Daha başka vaatlerde de bulunmuşlardı ama halk tercihini CHP lehine kullanmamıştı.

1946 genel seçimlerinde meşhur şair Behçet Kemal Çağlar’ın bir seçim  konuşması vardır. Çağlar’ın Kemal Paşa hakkında ilginç şiirleri vardır. Bu şiirlerle ilgili yazıyı bir başka yazımızda söz edelim. Şimdi Çağlar’ın yapmış olduğu konuşmadan bazı pasajlar aktaralım;

Çağlar konuşmasında iç ve dış güvenlik konularına temas ederek olumlu mesafeler alındığını hatırlattıktan sonra CHP’ye oy istemiştir. İç güvenliğin çok iyi noktaya geldiğini şu sözlerle belirtmiştir: “Bir köyden bir köye gitmek (eskiden) bir tehlikeli macera değil miydi? Şimdi, altın tepsisini başına koy dağda gez! Bunlar güzel şeyler, güzel ve büyük başarılardır”. Dünyanın “kanlar ve kıyametler” içinde olduğunu söyleyen Çağlar, Türkiye’de “hiç kimsenin burnunun kanamadığını” vurgulayarak Zeytinyağını bulamamayı ve şekeri pahalı yemeyi “muhalefet vesilesi yapan” muhalefete karşı hükümeti şöyle savunmuştur: “Zeytinyağı bir Anadolu meselesi değildir. Ben 15 yaşıma kadar Kayseri’de zeytinyağı yemedim diyebilirim. Şekeri ve içkiyi ise bir milyonluk ordumuzu beslemek için pahalı satıyoruz. Şekeri bol yiyecek kadar refahlı, içkiyi bol içecek kadar keyifli olanlar biraz daha fazla para versinler de ordunun masrafı bir uçtan karşılansın, düşüncesi yersiz midir? Bu yükü Sayın Demokratların topraksız bırakmak istedikleri köylünün sırtına mı yükleyelim?”.

Şairimizin savunması ne kadar “şık” değil mi?

15 yaşına kadar zeytinyağı yememiş… Yani “şairimiz” yemediyse halk da yemesin canım (!)… Halk da kimmiş….. Şekerin pahalı olması ise “orduyu beslemek” içinmiş (!)…

Meşhur şairimiz daha önemli bir cümle daha söylüyor; Diyor ki, İnönü Türk halkını “öteki dünyadan bu dünyaya getirmiş”… Yani burada kendince laikliğin reklâmını yapıyor.

Sanki Türk milleti laiklik olmadığı dönemlerde “bu dünyada değildi”…

İYİ Kİ, GÜNÜMÜZDE BU MARTAVALLARI YUTACAK HALK YOK ARTIK.