Türkiye konum olarak hem dil, hem din, hem de ırk bakımından dünyanın en zor bölgesinde bulunuyor. Burada her an her şey değişebiliyor. O yüzden, bu bölgede ayakta kalabilmen için çok dikkatli olman gerek. Bölgede Türkiye’nin en büyük rakibi, hiç şüphesiz İran’dır. Hani bir söz vardır, “Allahım sen beni dostumdan koru, ben kendimi düşmanımdan korurum.” diye. İşte İran da o hesap. İran Türk’e hiçbir zaman dost olmadı, bundan sonra da dost olması pek mümkün görülmüyor.
Birkaç gün önce ders ile ilgili, Güney Azerbaycan’da kurulan Azerbaycan Milli Hükümetinin haritasına bakmam gerekiyordu. Ama bir terslik vardı. Bir yıl önceye kadar var olan haritalar değiştirilmişti. Azerbaycan’ın binlerce yıllık toprakları olan şehirler, Azerbaycan Milli Hükümetiyle aynı dönemlerde kurulan ve bir yıl sonra da yıkılan, İran Kürtlerin kurduğu Mahabad Cumhuriyetinin arazisi olarak gösteriliyordu. Normalde Mahabad Cumhuriyetinin arazisi Mahabad şehri ve civarı olmalıyken, haritada Mahabad’dan başlayarak, Türkiye sınırlarını da kapsayacak şekilde Nahçivan’a kadar uzanıyordu. Bir yıl öncesine kadar ortada böyle bir harita yoktu. Ancak şimdi hangi dilde olursa olsun Azerbaycan Milli Hükümeti veya Mahabad Cumhuriyeti diye aradığında ilk karşına çıkan harita bu harita olur.
Bu konuda daha önce yazmıştım ama yeniden hatırlatmakta fayda var. İran, yıllardır egemenliği altındaki, Türkiye ile sınır bölgesi olan Batı Azerbaycan eyaletine, Kürtleri göç ettiriyor. Göç ettirilen Kürtler sade vatandaş değil, bilakis PKK’nın İran kolu olan PEJAK militanlarıdır. İşte haritada da belirtilen yerler, göçmenlerin yerleştirildikleri bölgelerdir. Anlaşılan o ki, İran bunu, gerçek hayatta oluşturmadan önce, zihinlerde yapmak istiyor. İran bu yolla hem Türkiye sınırını sağlamlaştırmak, hem de bölgede etnik bir karışıklık çıkararak Kürtleri ve Azerbaycan Türklerini kontrol altında tutmak istiyor. Zira İran içinde en aktif etnik milletler Kürtler ve Azerbaycan Türkleridir. Son yıllarda İran, bu iki milleti kontrol etmekte zorlanıyordu. Böylece İran, bir taşla iki kuş vurmayı planlıyor. Ayrıca bu planın hayata geçmesi halinde, Kuzey ve Güney Azerbaycan’ın olası birleşme durumunda, Türkiye ve Azerbaycan arasında bir “Kürt Koridoru” oluşturmuş olacak.
Bu tehlike sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor. Aynı derecede bu, Azerbaycan için de tehlike çanları çaldıracak bir konudur. Eğer zamanın da önlem alınmaz ise gelecekte bunun bedelini çok ağır bir şekilde öderiz.
Devletin gereğini yapacağını umuyorum ama burada birazda iş bize düşüyor. Madem onlar sanal ortamda böyle bir harekata giriştiler, bizde kendi çapımızca onların yaptığı hamleleri boşa çıkarmak için çalışmalıyız. Bu her bir vatan evladının adli vazifesidir.