Hani Bürokrasiyi azaltacaktık! (1)

Hayrettin Atak

Yaşanan bir elim olay sonucunda yayınlanan bir yönetmelikle Konya’da ki kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin izinsiz basına açıklama yapmasına yasak konulmuş…

Elim olay;

Bir kurumun başındaki ismin bir tv programında siyasi mahiyette açıklamalar yapması…

Olağanüstü Hal içinde bulunduğumuzu ilk defa hissettik…

Kesinkes yasak değil tabi; Mesela bir konu hakkında bilgi almak istiyorsanız, dilekçeyle başvuruyorsunuz. Gerekli merciler konu hakkında düşünüp taşınıp tartışıp izin verilip verilmeyeceğine karar veriyor.

Velev ki izin alabileceğiniz bir konu ama iznin çıkması bir haftayı bulabilir.

Gündemin günlük değiştiği bir ülkede bir hafta beklemek değil haberi gazeteciyi bile bayatlatır…

Siz Beşiktaş saldırısını haber yapmak istersiniz, ama o arada Kayseri saldırısı olur, Halep düşer, Karlar yağar, Başkanlık yasası Meclise gelir vs. vs…

Ama güzel sonuçta konuları biriktirip hepsini birden gündeme taşıyabilirsiniz…  

Yada siz Tarım Müdürü’ne ‘Kar yağışını ve rekolte beklentisini’ sormak istersiniz, fakat dilekçe verilip izin alınana kadar cemreler düşebilir… 

Halep’te ki gelişmeleri sormak için izin alırsınız randevu gelene kadar bir de bakmışsınız Halep geri alınmış…

Yada tüm bunların yanında bir gazeteci olarak kendimizi Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürüyle Türkiye’nin terör sorununu konuşurken bulabiliriz…

Hatta, siz haberi gündeme taşıyana kadar Konya’nın İslam Turizm Başkentliği düşer ve İstanbul, İzmir, Tebriz, Şiraz, Kum, Belh, Lahor, Peşaver, Şarm el Şehr, İskenderiye, hatta New York, Venedik, San Fransisko, Floransa gibi başkent olmayan alelade şehirler arasında yerimizi alırız…

Ne ilgisi var derseniz?

Bir ilgisi yok aslında. Başkentliğinde sonuna geldiğimizi hatırlatmak istedim sadece…

Tıpkı bir kişinin hatası yüzünden bütün bürokratların ve bütün gazetecilerin cezalandırılmasının ilgisizliği gibi bir konu yani…

Keşke hata yapan Bürokrat çağrılsa, neden böyle bir hata yaptığı sorulsa, sonra bir daha yapma diye uyarılıp konu kapatılsaymış…

Böylesi çok daha iyi olurmuş…

Çünkü hız bugünlerde en çok ihtiyacımız olan şeylerin başında geliyor…

15 Temmuz tecrübesiyle sabit…

Bir istatistik haberi;

Konya, 43 milyar 934 milyon TL ile en yüksek yedinci gayrisafi yurtiçi hasılaya ulaşmış…

Bu rakamlaaaaKonyaaaaaTürkiye’deeee 7. Sırada…

Ama tabi bu rakamı 2 milyon küsur nüfusa bölünce sıralamamız bir anda düşüyor…

Yani kişi başına düşen milli gelirde Konya 20 981 TL ile 32. Sıradaymışız.

Anladığım kadarıyla Konya’da bir kesim iyi çalışmış, üretmiş, satmış, kazanmış bir diğer kesimde ‘Hani bana, hani bana’ demiş…

Biri çalışmış diğeri yatmış, biri üretmiş diğeri yemiş vs… 

Başka bir açıklaması aklıma gelmiyor…

Sakin, şaşılacak bir şey yok;

Konya’nın tüm hayatı böyle değil mi? Elbet ekonomisi de böyle olacak.

 

Allah yolunda öldürülenlere "ölüler"" demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız… (2/BAKARA-154)

Şehitler ölmüyorlar ya!

Bizi de izliyorlar mıdır acaba?

Hala saçma şeyler yüzünden birbirimize saldırdığımızı, birlik olamadığımızı, emanetlerine sahip çıkamadıklarımızı da görüyorlar mıdır?

Allah (C.C) görüyor ve biliyor, onların görmesi neyi değiştirir ki?

Vereceğimiz hesabın ağırlığı ve aslında rezilliğimize tanıklık edenlerin sayısı ve hesabımızın ağırlığı artıyor…

Başka bir şey değil…