Milletlerin, Devletlerin veya İnsanların birbirleriyle sürekli uyuşmazlık ve bir çıkar çatışması halinde olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Bu çatışmalar yerelde yani ülkemizde kamu kurumlarında koltuk kapma , Ticarette daha fazla para kazanma veya Siyasette İktidar olma rekabeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyaset bu çatışmaların önüne geçebilecek en uygun davranış halidir. Bu haftaki konumuz siyasetin ne olması veya ne olmaması üzerine olacaktır. Siyaset evde aile içinde ki fertlere , kamuda genelde amire, işyerinde önce müşterilere sonra çalışanlara , mecliste siyasi partilerde önce parti içinde ki partililere veya İktidar olarak muhalefete dahası muhalefet olarak iktidar partisine karşı yapılır. Mecliste siyasi rekabet partiler arasında yapılır ve temelde halkın tercihini ve takdirini kazanmak üzere yapılan uygulamalar olarak bilinir.
Her siyasi partinin bir programı olur ve genel itibarı ile bu programa bağlı politikalar üretilir. Siyasi partiler temelde iki yol izlerler ilki toplumu birleştirici veya diğeri toplumu ayrıştırıcı uygulamalar olarak tarif edebiliriz. Toplumu birleştirici uygulamalar milletin her bir ferdini aynı değerler etrafında toplayarak ortak değerlerin savunulması olarak tarif edebiliriz. Toplumu ayrıştırıcı uygulamalara da toplumu din, dil veya etnik veya ideolojik olarak ayrıştırma olarak tarif edebiliriz. Bu kadar tariften sonra buyurun başlayalım.
Bir muhalif siyasi parti olan fakat referandumda evet bloğunda yer alan Mhp nin izlediği yol milleti birleştirici bir politika olarak görülmekte olsa da Mhp genel başkanı sayın Bahçeli bunu Yenikapı ruhuna sadık kalma olarak belirtmektedir, hayır bloğu bunu bitmişlik sendromu olarak görmektedir.
Çünkü ana muhalefetin Ak parti iktidarını yıpratma ve yıkma planlarında Mhp’nin iktidarın yanında yer alması iktidarı güçlendirmektedir. Bu arada ana muhalefet partisinin geçtiğimiz yıl 16 nisan referandumunda özellikle Hayır bloğunda yer alan muhalefet partilerinin 2019 seçim kampanyalarına şimdiden başladığını görmekteyiz ve Mhp hayır bloğunun karşısında olduğunu açıklaması beklenilen bir tavır değildi ve ana muhalefet partisine göre referandum Mhp nin Ak partiye desteğiyle kaybedildi .
Hayır bloğunun amiral gemisi ana muhalafet partisi son zamanlarda siyasi argüman olarak İktidar partisine toplumu ayrıştırıcı veya kutuplaştırıcı olmakla suçlayarak oy devşirmeye çalıştığını görmekteyiz diğer taraftan toplumun sinir uçları olarak görülen mesela terörist cenazelerine katılmaktan veya terör örgütü Fetö mensuplarına sahip çıkmaktan da geri kalmaması bir oy bir oydur hesabını iyi yaptığını görmekteyiz çünkü %48.5 hayır bloğu ilk kez Ak parti iktidarını yıkma hayalinin gerçek olabileceği umudunu verdi . Bu da hayır bloğunda oy kaybı olabilecek girişim ve davranışlardan uzak durmak gerektiğini şiddetle savunmaktadır.
Son olarak özellikle İçişleri bakanı Sayın Soylu ile ana muhalefet partili bir belediye başkanının paylaştığı bir fotoğrafa dahi tahammül edemez olduğunu gördüğümüz bir siyasi parti olarak yerini almıştır. Ana muhalefetin bazı milletvekillerinin bu paylaşımı boyun eğmeyenler ve direnenler hareketine hakaret olarak algılaması veya bir diğer vekilin içinin sızlaması veya tutuklu gazetecilere özgürlüğü savunurken iktidara geldiğinde kendisine muhalif gazeteleri kapatacağını veya boynuna ip geçireceği gibi tehdit dolu söylemler ayrımcılık ve ötekileştirme değilse oy kaybedecek her davranışa tepkidir.
Diğer taraftan hayır bloğunun milliyetçi görünen yeni partisi genel başkanı Meral Akşener de 2019 seçimlerinde adaylığını açıklayarak hayır bloğunda ayrışma olabileceği algısı oluşmasına sebep olmuştur.
Ana konumuza dönersek ana muhalefet partisi ve Meral hanımın partisi veya Halkların Demokratik Partisi Hdp siyaset olarak olumsuzluklara oynayarak oy potansiyelini artırmaya çalıştıklarını görmekteyiz burada bir parantez açarsak Hdp milletvekili Kaplan’ın Demirtaş’tan boşalan koltuğa bir Türk heveslenmesin paylaşımı yine bir ayrıştırıcı politika ve hatta ırkçılık olarak görülmektedir.
Evet gelelim iktidara Ak parti 2019 seçimlerinde her zaman ki gibi yine birleştirici toplumu kucaklayıcı din dil veya ırk ayrımı olmayan bir kampanya ile seçimlere girmesini ve kucaklayıcı politikalar üretmesini hararetle tavsiye ediyoruz. Çünkü 2019 seçimleri bu zamandan baktığımız da hayli zorlu geçecek gibi görünüyor.