Cemaatin AK Parti ile girdiği savaşta, kalemini en şiddetli ve en geri dönülmez ifadelerle kullanan kişi Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’dir. Kendisini 30.03.2013’de Konya’ya konuşmacı olarak davet ettiğimiz “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinde Kardeşlik Hukuku” başlıklı konferansta, AK Parti ve Başbakan’la ilgili övgü dolu sözlerini bir tarafa, son dönemde yazdığı Başbakan’ı, AK Parti’yi ve hükümeti hedef alan yazılarını yan yana koyuyorum. Hangisi gerçek Mümtaz’er?
Ama bence, 30 Mart’ta bizimle yaptığı görüşmelerde dinlediğimiz Mümtaz’er gerçek Mümtaz’er Hocadır. Çünkü diğeri olağan üstü bir ortamda yazı yazdığı Zaman Gazetesi, maaş aldığı Fatih Üniversitesi’nin sahiplerinin tarafı olduğu bir savaşta, hükümetten, Başbakan’dan, AK Parti’den yana taraf olmasını beklemek boş bir beklentidir. Hoca’nın çok da uzak bir zamana gitmeden, cemaatin AK Parti’ye savaş ilan etmediği dönemdeki Zaman Gazetesi’ndeki yazılarından alıntılarla görüşlerini ilginize sunuyorum.
Siz bakmayın, “Savaşçı Mümtaz’er’in” “AK Parti kapatılsın”, “Başbakan kaybettiği savaşı sürdürüyor”, “AK Parti’nin cenazesini kim kaldıracak?” dediğine. Büyük bir iktidar savaşının yaşandığı dönemde Hoca’nın ekmek teknesini savunmasını anlayışla karşılıyor; sizi normal şartlardaki Mümtaz’er hocayla baş başa bırakıyorum.
“AK Parti iktidarı, bu rızayı devlete, devletin birlikte yaşatma yeteneğini de halka taşıyarak devletle halk arasında köprüler kurabildiği için 11 yıldır iktidarda. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devletin üzerine titrediği ve geliştirdiği kurumlara bakın ve şu iki soruya cevap arayın: Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü nelere dayandırabilirsiniz? Bir zamanlar devletin savaş açtığı inançlar, gelenekler; ve devletin karanlık odalarında kurulan tuzaklardan geçerek bugüne gelen bu hükümet dışında elinizde ne var?” (29.09.2013-ZAMAN)
“Sekiz aydır, PKK’nın döktüğü kan durdu. Çözüm denilen şey, kendi mecrasında emin adımlarla ilerliyor. Kürtler rahat bir nefes alıyor; Güneydoğu yaşanacak bir yer haline geliyor. Ama şiddetin durmasından rahatsız olanlar var. Neden? Çünkü varlık sebepleri ortadan kalkıyor. Mide sancıları içinde kıvranıyorlar. Büyük kentlerde kitlesel şiddet çağrıları yapıyorlar. Düşmanlıkla, şiddetle ve kanla var olabilen parazitler bunlar. Varlıkları düşmanlığın, şiddetin devam etmesine bağlı.” (13.09.2013-ZAMAN)
“Toplum talep etti ve AK Parti bu talebe cevap verebildiği için 11 yıldır iktidarda. AK Parti, demokratikleşme adına doğru ve gerçekçi bir siyaset izledi. Daha önemlisi, kamuoyu desteğini çoğaltarak sağladı. Esnemesi gereken yerde esnedi, dik durması gereken yerde dik durdu. Bugün “Diktatör Erdoğan” suçlamasına takılıp demokratikleşmede geldiğimiz düzeyi göz ardı edemeyiz.”(22.09.2013-ZAMAN)
“Dün gazeteleri boydan boya kaplayan Şam’daki ölü çocuk resimleri, Mısır’daki katliamlar Türkiye’nin ısrar ettiği politikanın meşrû, ahlakî, insanî olduğunu gösteriyor. Yakın coğrafyamızdaki bu insanlık dışı dramları sona erdirmenin tek kesin çözümü var: Halkın rızasını almış yönetimlerin iktidarda olması.”(23.08.2013-ZAMAN)
“Ben oyumu, 2002’den beri AK Parti’ye veriyorum. Yerel seçimler için endişelerim var. Ama cumhurbaşkanlığı seçiminde -şayet olursa- Erdoğan’a, genel seçimlerde de istikrarın devamı adına yine AK Parti’ye oy vermeyi düşünüyorum. Son tartışmada AK Parti’nin keskin kalemleri ve fanatikleri tarafından ağır hakaretlere maruz kalanlar istisnasız bu % 50’nin içinde yer alıyorlar.” (13.08.2013-ZAMAN)
“Demokrasi sandıktan ibaret değildir” sözü doğru bir söz; ama bu sözden sandığın olmadığı, yani çoğunluğun yönetmediği bir sistem çıkartmaya kalkanlar, artık demokrasiye veda etmiş demektir. Demokrasinin varlığından bahsedebileceğiniz asgari şart, çoğunluğun yönetmesidir. Çoğunluğun yönetimde olmadığı bir rejim azınlık diktasıdır.” (05.06.2013-ZAMAN)
“Erdoğan bir diktatör mü?
Gündemi saptıran, bizi sapa yollarda dolaştıran bir tartışma bu. Arkasında artan bir halk desteği olan bir siyasi lider için “diktatör” tartışması sürdürmek demokrasiye güvensizlik ve inançsızlık değil mi? Erdoğan bu gücü halktan alıyor. Artırarak alıyor ve aldığı gücü de boşluk bırakmadan kullanıyor. Muhafazakâr kesim neden sükûnet içinde? Çünkü bir temsil sorunu yaşamıyorlar. Erdoğan güçlü bir lider. Ve kullandığı güç, toplumdan gelen talebin eseri.” (09.06.2013-ZAMAN)
Bu ana temalı binlerce kelimesi, yüzlerce yazısı var Mümtaz’er hocanın. Hiçbir savaş kıyamete kadar sürmüyor. Hak-Batıl savaşı hariç. AK Parti ile cemaat arasındaki kavga da Hak ile Batılın savaşı olmadığına göre, o da bitecek. İşte o zaman muhataplarımızın yüzüne bakmaya yüzümüz olsun. Tabi savaşı Hak-Batıl kavgası olarak görmüyorsak!?...