7 Haziran seçim sonuçları tek başına hiçbir partiye hükümet kurma şansı vermedi. AK Parti’nin barajı geçen üç parti ile koalisyon kurma çabaları da 45 gün içinde sonuçsuz kaldı. Aslında bu tabloyu oluşturan halktı. Ancak partiler koalisyon kurmayı beceremediler…
1 Kasım’da yeniden sandık kararı verildiğinde herkes partilerin ne yapacağını değil, halkın bu sefer ne yapacağını anlamaya çalışıyordu. Bu süreçte halkı daha doğru anlayıp, kendine çeki düzen veren parti AK Parti oldu. Halkın tepki gösterdiği adayları listeden çıkardı, yerine halkın istediği adaylar yazıldı. Halka rağmen siyaset yapma tavrının geçer akçe olmadığını anladı. Halkın kapısına tekrar daha samimi ve daha içten gitti. “İlk Günkü Aşkla” hem de…
MHP ve HDP seçimin kaybedenleri oldu. 7 Haziran seçimlerinin iki galibi 1 Kasım’da neden en büyük kaybedenler oldu?
Halk şımaranı sevmiyor…
Halk kavgayı sevmiyor, istemiyor…
Halk silahı istemiyor…
Halk farklı görüşlerin uzlaşmasını seviyor, destekliyor. Uzlaşma ve hoşgörüye kapalı olan partilere halkın kapısı da kapalı…
Halk kardeşlik, huzur, barış,…istiyor.
Bu kardeşliğin sağlanması, huzur gelmesi ve barışın hakim olmasını kimin istediğini halk gördü. Partilerin bu güzel kelimeleri sadece meydanlarda söylemesi artık halkın oyunu almaya yetmiyor. Halk bu konuda samimiyet ve kararlılık istiyor. Bu ışığı görmediği partiden desteğini çekip, ışık gördüğü partinin yanında durdu…
1 Kasım seçimleri, sadece Türkiye tarihine değil, Avrupa ve dünya demokrasi tarihine de damga vurmuştur. Rekor katılımla yapılan seçim, bir partinin aldığı rekor oyla tarihe geçmiştir.
7 Haziran’dan sonra yeniden başlayan terör olayları, şehit edilen polis ve askerlerimiz, sivil toplum örgütlerinin mitinglerinin canlı bombalarla vurulup; masum insanların katledilmesi kabul edilebilir değildi. Dağdaki silahın şehre ineceği tehdidi ve inmesi; canlı bombaların sivil halkın arasına inmesinin halk üzerinde oluşturduğu etki seçim sonucunun belirleyici en önemli faktörlerinden biri olmuştur.
Çözüm sürecinin başlamasından sonra, yazılarımla, düzenlediğim önemli toplantılarla sürece destek verdim. Çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılması, silahların yeniden konuşması, şehit cenazelerinin yine Türkiye’nin dört bir yanına gitmesi benim en büyük üzüntüm oldu. Çözüm süreci yeniden başlamalı. “Milli Birlik ve kardeşlik projesi” olarak hayat bulmasını umduğum sürecin, eski denemelerden alınacak derslerle yeniden hayat bulması gerekiyor. PKK’nın silah bırakması, Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin tartışılmaz olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Türk ve Kürtlerin kardeşlik hukukuna ve bin yıllık birlikte yaşamış olmanın hatırına uygun bir birliktelik yeniden, günün şartlarına uygun; tüm karşılıklı hak ve hukukların tanındığı bir zemine oturtulmalı.
Halklarımızın kardeşliğine darbe vurmak isteyenlere…
13 yıldır dört dörtlük olmasa da, elimizi vicdanımıza koyarak; çok büyük başarılara imza atmış AK Parti’yi devirmek isteyenlere…
CHP’nin koalisyon ortağı olması için çözüm sürecine darbe vuranlara…
Bunların hepsine halkımız 1 Kasım’da sandıkta darbeyi indirmiştir.
Halkımızın cahil olduğunu, akılsız olduğunu, yanlış partiye oy verdiğini iddia edip kendilerini akıllı zanedenler; yine o feraset, aklı selim sahibi halkımızdan “Osmanlı tokadını” yediler…
Halkını aşağılayan, onları horlayan, onları küçük gören, onlara hakaret eden hiçbir siyasi parti halka rağmen iktidara gelemez. Bu anlayıştaki hiçbir siyasi parti uzun süre siyaset sahnesinde de kalamaz. Halka rağmen iktidara gelmek, halkın verdiği oya rağmen başkasının iktidara geldiği ülkelerde demokrasiden bahsedilemez.
Sandık, halktır…
Sandık, demokrasidir.
Oy halkın namusudur…
Kimsenin halkın namusuna, demokratik tercihine söz söyleme hakkı yoktur. Demokrasi, herkesin oyunun rengine saygı göstermektir. Herkesin oyunun rengi benim istediğim gibi olacak dediğinizde, bir sonraki seçimde daha ağır bir yengiyle karşılaşırsınız.
Hani insanlara özgürlük getirecektiniz?
Öyleyse getireceğiniz ilk özgürlük, onların oylarının üzerindeki gaspa son vermektir. Halk oyunu kimseye rehin vermez. Rehin almak isteyenlere de sandıkta yine dersini verir…
1 Kasım seçimi Kırkpınar’a, Kulu’ya, Cihanbeyli’ye, Konya’ya, Türkiye’ye, İslam Dünyası’na ve insanlığa huzur, barış ve kardeşlik getirsin…