Haftaya küçük bir bakış…

Hayrettin Atak

Haftanın en önemli haberlerinden biri oldu ‘Açıköğretim Kapatılmalı!” başlığımız. Alt başlık olarak ta kullandığımız ‘İşsizlik yok! İş beğenmeme var” Her kesimden farklı tepkiler aldı…

Mehmet Ali Atiker ile gerçekleştirdiğimiz bu önemli söyleşi Türkiye gündeminde de önemli bir yer teşkil etti.    

Katılırsınız yada katılmazsınız ama hangi sanayiciye dokunsanız aynı şikayeti işitiyorsunuz; Eleman bulamama sorununu yani. Kalifiyeli eleman değil, vasıfsız eleman bulamama sorunu. Kalifiyeli Eleman Türk Sanayicisinin kronik sorunu zaten. Bu soruna şimdi vasıfsız eleman bulamama sorunu eklendi.

“Tabi bu maaşa bu kadar saat çalışılmaz”

“Sosyal hakları olmayan iş, iş midir, değil midir?”

Gibi soru ve sorunlar elbet çok çok önemli… Son dönemde bu noktada önemli adımlarda atıldı. Zamanla çok daha iyi seviyelere gelecektir. Ama bu Sanayicinin ciddi bir Eleman Sorunu olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Herkesin üniversite mezunu olduğu bir ülkede kimsenin tulum giymek istemeyeceği gerçeğini de…

Hepimizin okulu bitirir bitirmez bir kurumda Genel Müdür olma isteğimizin genlerimizde var olduğu gerçeğini ise hele hiç…

Evet şartlar ve ücretler istenen seviyede değil.

Ama bu tartışmanın başka bir boyutu…

Bizim tartışmamız gereken konu ise ; “Herkesin okullu olması Türkiye’nin sorunlarının çözümü için planlanmış bir proje midir? Mesleki Eğitimin bu kadar az önemsenmesi gelişme yolunda ne kadar engeldir, Gençleri, Açık lise ve Üniversitelerden mezun ederek hayata başlatmak hem onlar için hem çalışma hayatı için ne denli yararlıdır? 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez çok değerli bir insan. Müthiş fikirleriyle başında bulunduğu kuruma kimlik ve kişilik getirdi. Hatta geçmiş ve geleceğe ışık tuttu…

Ancak önceki gün FETÖ Raporu açıkladı. “Kendi dilinden 'FETÖ' örgütlü bir din istismarı” 15 Temmuz’dan sonra bunları dillendirebilmek çok da zor olmasa gerek… Asıl mesele bundan çok önce uyarabilmekti insanları… O zaman söylenseydi çok daha değerli olurdu…

Şimdi de değerli elbet. En başta da Mehmet Görmez gibi bir ismin ağzından çıktığı için elbet…

...

Lise yıllarında en çok dinlediğimiz hikayelerin başında geliyordu bu;

Bizans kuşatma altındayken, rahiplerin en önemli tartışma konusu meleklerin cinsiyetimiş:

“Melekler erkek mi, dişi mi?”

Hatta hikayeyi daha çekici hale getirmek isteyenler buna atfen; Osmanlı Devleti yıkılırken demedreseler de sakal ölçümünü tartışıyormuş;

 “Sakal dudak altından mı ölçülmeli, yoksa çene altından mı?”

Son dönemde özellikle bazı televizyon kanallarında ve sosyal medyadaki tartışmaları görünce bu iki vakıa aklıma geldi nedense…

Aslında ne kadar çok benziyor değil mi?

Korkmayın! Yıkılmayız şimdilik ama Mescid-i Aksa’yı gözümüzün içine baka baka işgal ederler böyle…