HAFTAYA BAKIŞ

Arif Tekeli

Geçen haftaki futbol yazımda Konyaspor, Gençlerbirliği ve Fenerbahçe’nin transfer doğrularından bahsetmiştim. Bahsettiğim üç takımın devre arası transferleri de bu hafta devleşti. Takımlarına galibiyet kazandıran isimler oldular. Böyle sonuca direkt etki eden kaliteli ayakları ülkemizde izlemek ayrı bir keyif. Tabi Galatasaray’ın yüksek maliyetleri transferleri de var. Ben yüksek maliyetli transferlerdense böylesi hikayeleri daha çok tutuyorum.

Transfer doğrusu, yanlışın falan derken bu hafta bir kez daha gündeme oturan Fenerbahçeli Raul Meireles konusuna da girmek gerekebilir. Meireles’in yüksek maliyetine rağmen takıma kattıkları ile Webo’nun, Ars’ın kattıkları bir mi. İşte o yüzden takımının değerini kıymetini bilen, forması için savaşan bu oyuncular daha gerçek bir hikâye benim gözümde.

Bate Borisov maçında sorumsuz bir şekilde takımını maçın başında yalnız bırakan Raul Meireles temsilcimizin turu ilk maçtan eline almasını engellemiş oldu bana göre. Çünkü izlediğim rakip takım top becerisi çok zayıf bir takım. Böyle bir rakibe karşı turu bana göre avantajlı olmayan bir skorla zora sokan Portekizli oyuncudan bunun hesabının kulüp yönetimince sorulması gerekiyor.

Bu hafta içinde yani yarın Galatasaray’ın da Avrupa maçı olacak. Sıkça tartışılan konuların başında “Yekta mı oynasın, Melo mu oynasın?” konusu var. Bana göre Meireles konusundan hareketle Fatih Terim’in Yekta’yı tercih etmesi gerekir diye düşünüyorum. Meireles’ten çok daha kontrolsüz bir oyuncu olan Melo’yla maça başlayıp böyle bir risk almak bana göre akıl karı değil.

Süper Lig’de geçen haftaya değinecek olursak, herhalde en dikkat çekici maç olarak Trabzonspor-Fenerbahçe maçını söyleyebilirim. Fenerbahçeli futbolcular taraftarının istediği ve özlediği oyunu Trabzon karşısında oynadılar. Gerçekten sahadaki herkesin tebrik edilmesi gerekiyor. Özellikle de Ara transfer sezonuyla birlikte yeniden takıma katılan Kaptan Emre Belözoğlu’nun oyunu hayranlık vericiydi. Kaptan Emre sadece kendisi oynamakla kalmadı takım arkadaşlarının da etkili oynamalarına zemin hazırladı.

Galatasaray ise Akhisar deplasmanındaydı bu hafta. Drogba oyuna girene kadar oyun kurmakta ve pozisyon bulmakta güçlük çekiyordu fakat yıldız oyuncu farkını 5 dakikada hissettirdi. Drogba’nın performansından bağımsız olarak Riera’nın kesinlikle kırmızı kart görmesi gereken pozisyonların birkaç maçtır atlandığını görüyorum. Türk Hakemliği hep sorunlu olmuştur fakat alternatifi var mı yok mu diye bir takımın kadrosuna göre kararlar almak düşündürücü. Yoksa başka açıklaması olamaz. Riera Akhisarlı rakibini yardımcı hakemin tam önünde gözlerinin içine baka baka çiğnedi ve hakemler bunu sadece seyretti. Meireles örneği unutulmamalı, Avrupa maçlarında da bu şımarık hareketlerini devam ettirirse Meireles’in yaptığı gibi takımına zarar verebilir. Sayın Fatih Terim’in de oyuncusunu uyarması gerekiyor.

Torku Konyaspor’a gelecek olursak özellikle maçın ilk yarısında mükemmele yakın bir oyun oynadı. Ancak Adana Demirspor maçında olduğu gibi bu maçta da ikinci yarıda takım oyundan düştü. Ancak daha zayıf bir rakip olduğu için bu durum fazla dikkat çekmedi. Ars ve Erdal’ın uyum sorunu yaşamaması ve bu denli iyi anlaşan bir ikili olması T. Konyaspor için büyük bir şans. Gelecek adına umut verici bir maçtı. Galibiyetlerin seri haline gelmesi Lig sıralamasındaki yerini daha iyi noktalara getirecektir.