Hadi Gözünüz Aydın, Suçlu Bulundu…

Hamdi Bağcı

Selçuk Üniversitesinde yaşanan cinayette suçluyu bulduk… Suçlu medya, ahlaklı insanlar, irfan sahibi nesiller yetiştirmek isteyenlerdir…

Niye suçlu?

Çünkü bu ahlaksızlığı deşifre ediyor… Niye suçlu? Çünkü kol kırılınca kemiğin içeride kalmasına müsaade etmiyor, kırığın tedavisinin yapılmasının gerekliliğini söylüyor…

Niye suçlu? Çünkü ilimle irfanı aynı anda verecek eğitim sistemini geliştiremediği için eğitim sistemini ve üniversiteleri suçlu görüyor.

Niye suçlu? Çünkü kral çıplak diyor…

Önce şunu ifade edeyim, Prof Dr Handan Gülce’nin istifasını biz medya mensupları istemedik…

Şahsen ben Sayın Handan Gülce’nin istifasını gerektirecek bir durumun var olduğuna inanmıyorum.

Handan Hanım masumdur, bu işle hiçbir ilgisi yok, hiçbir suçu yoktur…

Suç şahsidir, suç işleyenindir, bir başkasının işlediği suçtan dolayı masum insanların cezalandırılması ya da bedel ödemesi ilkel ve faşist topluluklarda olur.

Allah’ın izniyle bu millet ne faşisttir, ne de ilkeldir. Zaten bizim mensubu olduğumuz İslam dinide suçun şahsiliğini ifade etmiştir.

Nice babası zalim mücahitler vardır İslam Tarihinde…

Olması gereken şudur; Handan Hoca’nın istifası kabul edilmemelidir ve Handan Hoca onuruyla şerefiyle görevine devam etmelidir…

Bunu ifade ettikten sonra Sayın Rektör’ün açıklamalarına geçelim, açıklamalarını en az 5 defa dinledim…

Ne yapmaya çalışıyor Sayın Rektör…

Üniversiteyi bu olayların dışında tutmaya çalışıyor, haklıdır, elbette Selçuk Üniversitesi böyle bir skandalla anılmamalıdır.

Bunu bizlerde kabul ediyoruz…

Bizler Konyalıyız, Sayın Hakkı Gökbel’den daha fazla Selçuk Üniversitesini sahipleniriz, çünkü Selçuk Üniversitesi Konya’nın üniversitesidir, bu şehrin bir parçasıdır…

Her karışı bu şehirle büyümüş, bu şehirle gelişmiştir…

Ne yazık ki bu durum bir gerçeği yok etmiyor, Selçuk Üniversitesinin bir bölüm başkanı bölümündeki bir doçenti zina günahının oluşturduğu bir anlaşmazlık yüzünden odasında kesmiştir…

Basını suçlamakla gerçek ortadan kalkmaz ve bu durum seküler eğitimin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Neticede ahlaken yaşanılan çöküntüyü gizleyemezsiniz…

Tedbir almak zorundasınız, ahlaklı nesilleri yetiştirmek için adımlar atmak zorundasınız ve biz bunu demekle, yazmakla yanlış mı yapıyoruz?

Bugün üniversitelerimizde eğitim sistemi tamamen sekülerdir, hoş seküler alanda da dünya çapında bir buluşa, bilimsel çalışmaya imza atılmamıştır ama olsun en azından bir ilim verilmektedir, fakat bu ilim tamamen dini dışlamış bir ilimdir.

Ve bu bir sorundur, insanlara ahlakı vermeyen, irfanı öğretmeyen fizik, kimya ya da diğer bilimler insana hizmet etmez…  

Çünkü insanda nefis vardır ve nefsinde eğitilmesi icap eder…

Konunun bir tarafı bu, diğer tarafıysa sekreter mevzusu…

Hürriyet Gazetesi tabi böyle bir olaya uzak kalamazdı, kalamamış, üzerine düşeni yapıyor, sekreter masummuş…

Radikal Gazetesindeki haberi aktarayım önce size; Milliyet gazetesinden Sertaç Koç'un haberine göre

“İfadelerden yola çıkan polis, Ahmet G. ve Asuman S.’nin Konya merkezindeki bir otelde 20’den fazla buluştuğunu tespit etti.”

Ayrıca haberde; “Asuman S.’nin emniyetteki ifadesinde, Profesör Ahmet G. ile ilişkisini kabul ettiği, ancak öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir ile ilişkisinin olmadığını söylediği öğrenildi”

Deniliyor…

Şimdi hal böyle iken, emniyette Asuman S. zanlı profesörle ilişkisini kabul etmiş diye Radikal, Hürriyet, Milliyet haber yapmışken bu Bayan Hürriyet’e demeç veriyor, aynen aktarıyorum:

“Asuman S., çok zor günler yaşadığını psikolojik destek aldığını belirterek başından geçenleri şöyle anlattı :“Ahmet hocanın bana karşı bir saplantısı vardı. Benimle uğraştığını biliyordum ama Celalettin hocayı da buna karıştırdığını asla bilmiyordum.

İkisiyle de kesinlikle ilişkim yok. Ahmet hocanın ilgi duyduğu doğru olabilir, babam yaşında adam aramızda nasıl bir şey geçsin. Asla ve asla böyle bir şey yok. Ahmet hocanın bu saplantısını daha önce ailemle de paylaşmıştım. Dekan Handan hocam ters biri olduğu için işimden atılacağımdan korktuğumdan söyleyemedim. İki hocanın da zaman zaman sekreterliğini yapardım. Ailece perişan olduk, adalete kendimi anlattım. Medya beni yargılıyor hem de namusumla.”

Evet, neticede sekreter masummuş, Hürriyet’e böyle demeç vermiş, bence işine geri dönebilir hem de namusuyla!

Ve sen ahlaklı kardeşim, evet haklısın dünya sana da bana da göre değil…

Anlaşılmıştır, bu dünyada suçlu olanlar, namussuzlar, suç işleyenler değil, ahlaklı, namuslu, dürüst olanlardır…

Rektör Hocada rahat olsun, sekreter de rahat olsun, suçlu bulundu…

Daha ne diyeyim, inanınız bilmiyorum?