Haddini Bil

Necmettin Şimşek

*Bu hafta medyanın haddini bilmemesi konumuz. Özellikle yüksek teknoloji ürünlerine atılan başlıklar. Apple ürünlerinin pahalılığı, Google tekelleşme cezaları, yazılım olan sosyal medyanın kendine gelmesi, otonom araçların yoldan çıkması, metaverse evrenine ilişkin değişik değişik başlıklar. Eleştiri tarzında yazdıkları. Yüksek teknoloji ihracatı, bir ülkenin kalkınmasında dünyaya açılmasında göstergelerin başında gelir. Eğer mal ve servis sektörü ihracatınız toplamı fazla veriyorsa o zaman zenginleşmeniz kişi başı geliriniz artacak, yabancıların tasarruflarına ihtiyacınız olmayacak, yatırımlarınızı kendi öz kaynaklarınızla yapacak, cari açık, bütçe açığı vermeyeceksiniz demektir. İhraç ettiğiniz ürünler içinde ileri teknoloji çoğunlukta ise sizi daha fazla zenginleştirecektir. Yükte hafif pahada ağır atasözümüz de olduğu gibi.

**Son yıllarda Çin ve Kore’nin ön plana çıkmasındaki en önemli sebeplerin başında yüksek teknoloji ürünler üretmeleri gelmektedir. Ülkemiz için durum şu şekilde ihracatımız 500 milyar dolara kadar çıkmıştır. En çok ihraç ettiğimiz ürünler otomotiv ve yan sanayi, hazır giyim, makine, altın ve mücevher ve tekstil ürünleridir. İhracatımızın %40'nı oluşturmaktadır. En çok ihracat yapılan ülke grubu %45-50 ile Avrupa Birliği ülkeleridir. Körfez ve komşu ülkelere yapmış olduğumuz ihracat gerilemekte ve ortalama toplam ihracat içindeki payı %21. En büyük ihracat yaptığımız ülke Almanya %10. Son yıllarda doların aşırı değer kazanması ihracat yaptığımız ürünlerin ortalama kilogram fiyatını düşürmektedir. 2013 yılında zirveye çıkan ihracat kg fiyatı 2007 yılındaki kilogram fiyatları seviyesine gerilemiştir. Miktar olarak daha çok ürün satmamıza rağmen tutar olarak daha az ihracat geliri elde etmekteyiz. Bizim 1 dolara sattığımız bir ürünü Japonya 2.81, Almanya 2.69, Güney Kore 1.97 dolara satmaktadır. Kısacası daha çok çalışıp daha az kazanmaktayız. Dünya yüksek teknolojili ürün ihracatı sıralamasında 102. tutar bazında ise 39. sırada yer alıyoruz. Yüksek teknoloji olarak kabul edilen ürünleri payı son yıllarda %3-3.5 civarında seyretmektedir. Bu sebeple ihracatımız yerinde saymakta ve ihracatımızın kilogram fiyatı artmamaktadır.

***Orta gelir tuzağından çıkmak için ülkelere verilen yüksek teknoloji ihracatını artırma politikalarının aslında sermayeyi tamamlayan destekleyici bir unsur olabileceğini göstermektedir. Bu nedenlerle gelişmekte olan ülkelerin orta gelir tuzağına düşmemek veya bu eşiği aşabilmek için önce sermayenin nitelik ve niceliğini artıracak politikalara odaklanmalı. İşgücü başına geliri sermaye kanalıyla artırmanın ise temel 2 yolu bulunmaktadır. Bunlardan ilki eğitim politikaları bir diğeri ise sağlık politikalarıdır. Sermaye öncelikle eğitim düzeyi ile ölçüldüğü için ortalama eğitim yılını artıracak politikalar izlenmeli. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki eğitim açığı ise sadece ortalama eğitim yılının farklılaşmasından değil bununla birlikte eğitimin kalitesinin farklılaşmasından da kaynaklanmakta. Aynı zamanda ortalama eğitim yılı bir cinsiyet eşitsizliği de barındırmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların hem eğitim yılı hem de buna paralel olarak işgücüne katılımı nispeten düşüktür. Bu doğrultuda temel olarak eğitim düzeyinin niceliğini ve niteliğini artıracak politikalar hem gelir artışını uyaracak hem de cinsiyet eşitsizliği gibi sosyal sorunların azalmasına katkı sunacaktır.

****Sonuç olarak; Mevlana’ya sormuşlar; O kadar okursun, yazarsın, söylersin de ne bilirsin? Mevlana’nın cevabı, gündeme ışık tutar; Haddimi bilirim. Kısaca her şeyi bilmene gerek yok, haddini bil, yeter diyor. Sadi Şiraz-i de ekliyor; Ne kadar bilirsen bil, bilmediğin haddinse, hiçsin. Etrafına mum kadar ışık vermediği halde kendini ay kadar parlak sananlar çok. Her şeyi biliyorlar, her soruna bir cevapları var ve her şeye hakları olduğunu sanıyorlar. Hele ki para sahibi olup da edep sahibi olmayan bir kitle var ki, maddi gücü çenesine vurmuş, istek, emir yağdırıyorlar. Hadsizlik, edep-erkân yoksunu kişilerin cesaret patlaması. Bilmez ama bilmediğini dahi bilmez. Bu yüzden cehaletini size dayatır. Bu, kamu görevlisi de olur, tepe yöneticisi de. Koltuğundan aldığı güçle, sizi baskılar, bezdirir. Bilgisizliğinin sınırları sonsuzdur bunların. Böylelerine haddini bildirmek, erdemli cesaret gerektirir. Zira hadsiz, nerede duracağını bilmediği gibi onu uyarana düşmanlık besler. Uyaran; çalışanı ise işten atar, astı ise hakkında soruşturma açtırır, para sahibi ise gücü ile ezmeye kalkar.