Kalabalık, hem de çok… İnsan kalabalık, eşya kalabalık, bina kalabalık. Bunca bina bunca yol, cadde ve sokak. Üst üste, dip dibe… Gürültü kalabalık, renk kalabalık, karmaşa, koşuşturma ve üstünüze üstünüze gelen gündelik telaş… Bu devasa ve anlamsız kalabalıktan kurtulup nefes alacağım kaç yer var acaba?
İnsanoğlu huzurlu olacağı, ferahlatıcı mekanlarda bulunmayı seviyor olmalı. Bazı mekanlarda ben de kendimi daha huzurlu, ferahlamış ve sakin hissediyorum. Müslümanlar için camiler bu yerlerden biri sanırım.
Camiye ilk kez bir bayram sabahı babamla birlikte gitmiştim. O gün sabah üzerimde bayramlıklarım, şehrin en eski camilerinden birinde heyecan içinde kılmıştım bayram namazını. Bayramın, caminin ne demek olduğunu bilmiyor ama büyük bir heyecan yaşıyordum. Caminin önünde durup şaşkın ve hayranlıkla izledim bu yapıyı. Minarelerin bulutlara dokunduğuna inanıyordum. O güne kadar görmediğim bir insan seli doldurmuştu camiyi.
Kapıdan girer girmez beni etkisi atına almıştı camii. Kocaman bir şemsiyenin altında duruyor gibiydim. Büyük pencereler, taş duvarlar, asılı levhalar, rengarenk süslemeler beni hayalden hayale uçuruyor, hayretle izliyordum her yeri.
Bunca insanın tek bir kişinin sesiyle kesin emir almış gibi aynı hareketleri böyle düzenli yapması beni çok etkilemişti. Çıkışta çok etkilendiğimi gören babam gülümseyerek ve gururla “Ecdadın mirası oğlum” demişti. O an ne demek istediğini anlamadım ama şimdi çok daha iyi biliyorum “ecdat kim mirası ne”.
Bugün bir ecdat mirasını ziyaret ettim. Çocukluğumda duyduğum heyecanı, bulduğum huzuru ve hayranlık duygusunu tekrar hissettim.
Kapısından içeriye girdiğim bu güzel camii; Hacı Hasan Camii. Konya’mızın Meram ilçesi sınırları içinde, Konyalıların Kayalıpark dedikleri yerin hemen yakınında. Camii çok uzun bir tarihe sahip. Karamanoğlu döneminde yapılıyor ilk kez. Yıkıldıktan sonra ikinci kez tekrar yapılıyor. İsmini de camiyi ikinci kez yaptıran Konyalı Hacı Hasan’dan almış. En son Dedem 2. Abdülhamit zamanında 1907 yılında Gözlülü Hacı Halil Ağa tarafından tekrar inşa edilmiş ve günümüze kadar gelmiş.
Hacı Hasan Camii ahşap direkli camilere güzel bir örnek. Ağacın doğallığı, dokusu ve hatta kokusu girmişse bir mekâna daha mı yakın geliyor duygulara? Girişte iki büyük ahşap sütun ve ahşap bir çatı karşılıyor sizi. Ferah ve aydınlık bir alana bu şekilde girmiş oluyorsunuz. Son cemaat yeri, minber, kadınlar bölümü ve kırma çatıda ahşap işlerinin doğallığını ve sadeliğini gösteriyor.
Hemen dışarıda gürültüyle ve hızla akıp giden iş hayatından kurtulmak isteyen esnafın, yolcunun huzur ve sükûnet bulabileceği bir miras bu camii.
Beni bu camide en çok etkileyen şeylerden biri caminin güzey cephesindeki duvarda bulunan güneş saati oldu. Evet bir caminin duvarında, belki önünden her gün gelip geçenlerin bile fark etmediği bir güneş saati. Ecdat, zamanı ve özellikle namaz vakitlerini belirlemek, takip etmek için nasıl da ince bir düşünceyle hareket etmiş!
Ecdat Mirası bu güzel camiden hayranlıkla ve huzur içerisinde ayrıldığım zaman güneş saati henüz ikindiyi işaret etmiyordu.