Gazetemizin bugün 1000. sayısını sizlerle buluşturduk. Zaman hızla akıp giderken, bizlerde dünyanın o küçük telaşelerini sizlere duyurarak bilgi sahibi yapmak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Gazetecilik mesleği dışardan bakıldığında sadece güzellikleri ve avantajları görünen nadir mesleklerden biridir. Gazeteci değil mi, hayat onlara güzel felsefesi tüm meslektaşlarımın duyduğu bir cümledir. Mesleğimiz güzel ve zevkli. Evet, hayat bize güzel diyebiliriz. Çünkü mesleğimiz gereği gezmediğimiz, görmediğimiz yer kalmıyor. Fakat bu işin meşakkati ve çilesi de bitmez. Stresi çok fazladır. Özellikle haber veya köşe yazısı yazarken dikkatli davranmak ve ince çizgilere dikkat etmek gerekir. Yıkıcı değil, yapıcı eleştirilerle hareket ettiğimiz sürece, okuyucu sayısını artırabiliriz. Mesleğimizde çevre de çok önemlidir. Ne kadar geniş bir çevreye sahip olursak, o kadar fazla haber kaynağımız ve istihbaratımız olur. Bu ayrıntılardan sonra gazeteciliğin geldiği noktaya değinelim. Gün geçtikçe sosyal medya değerlerini artırmaya ve geleceğin haberciliğini çizmeye devam ediyor. Artık herkesin elinde cep telefonu ve kaliteli kameraları var. Gördüğü bir olayı anında fotoğraflayarak, sosyal medyadan yazarak duyuruyor. Gazetecilik daha ince ayrıntılara ve detaylara bakıyor artık. Sıradan olaylar haber değeri göstermiyor. Herkes gazeteci oldu gibi sözler piyasada gezmeye devam etse de gazeteciler kendi maharetlerini göstererek dikkat çekici, kendilerini farklı kılıcı haberlere imza atmalılar. Bu şekilde farklarını ortaya koyabilirler. Diğer bir konu ise haberlerin muhatapları…
Haber konusu olan muhatap kişinin etik olarak konu ile ilgili bir açıklama yapması gerekiyor. Kendisine ithafen yazılan bir konuda geri dönüş yapmadığı zaman, zaten kabullenmiş olunuyor fakat galeye almaz bir tavır içerisine girmek, gazeteciyi daha fazla hırslandırır. Kurum ve kuruluşlar bu konulara dikkat etmeliler diye düşünüyorum. Özellikle kurum ve kuruluşların basın biriminde çalışan arkadaşların bu konuları üstlerine bildirip, geri dönüş yapılması etiğini biz öğretmeyelim…
Bizler haberciliği, kamu görevi olarak görüyor, mantıksal ve etik olarak doğru gördüklerimizi yazmaya devam ediyoruz. Yapılan bir uygulamanın yanlış sonuçlar doğuracağını gördüğümüzde bunu yapıcı bir şekilde eleştirebiliyoruz. Osmanlı döneminden bu yana Basın-yayın hep ülkeler açısından en önemli materyal olmuştur. Ünlü düşünürler gazetenin önemini sözleriyle belirtmişlerdir. Napolyon: ‘‘Üç gazete, beni yüz sancaktan daha çok korkutur’’ sözünde gazetenin neler yapabileceğini açıkça ifade etmiş. Dünya var olduğu sürece basın gücünü korumaya devam edecektir. Bu vesile ile nice bin sayılara ulaşmayı Yüce Allah’tan niyaz ediyor, çalışan arkadaşlarımın hepsine verdikleri emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Son olarak bir konuyu belirterek yazıma son veriyorum. Gazeteciler aç insanlar değildir. Toplumda her ne kadar böyle görülse de genel anlamda onuruyla çalışan ve geçinen insanlardır. Yemekli toplantı yaparsak daha fazla gazeteci toplantımıza katılır mantığı artık silinmelidir, bu şekilde gazeteciliğe ve gazetecilere hakaretten daha ağır bir ithamda bulunmuş oluyorsunuz. Bilesiniz…