Hiç korkmadan, şüphe duymadan inanmaktır güven. Eski Türkçe küven (kendisiyle) övünmek fiilinden evrilmiş dilimize güven olarak yerleşmiş. Nasıl güzel bir kelime güven. Hepimizin en çok ihtiyacıyla kavrulduğu duygu. Güvenmek, güvenilir olmak... Yazıyı yazarken bir durdum düşündüm, güvenilir biri miyim diye sordum kendime. Tabii ki öyleyim diye cevapladım ama gerçekten öyle miyim? Muhtemelen bu hayatta yanlış anlaşıldığım birçok insana göre güvenilir değilimdir ama kendime, kalbime sorunca kimseye ihanet etmediğimi gerçek duygularımla yalansız hareket ettiğimi, en azından gayret ettiğimi biliyorum. Yani içim rahat.
Güvendiğim dağlara kar yağdı! Ömrümüzde bunu birçok kez yaşamışızdır. Yaşamayan yoktur varsa bile oldukça şanslıdır. En acısı da en yakınım dediğin kişiden gelince darbe çok daha fazla acıtıyor canını. Anlamlandıramıyor, sebepler bahaneler bulmaya çalışıyorsun. Yeter ki mantıklı bir açıklaması olsun istiyorsun. Ama maalesef bulamıyorsun. Yaslandığın duvar çöküyor ve yere kapaklanıyorsun. Ne yapacağını bilmeden debelenip duruyorsun. Doğurulmaya çalışırken tökezleyip tekrar düşüyorsun. Nihayetinde doğrulup kalkmayı başarıyorsun.
Artık çok acıtmıyor duvarların yıkılması. Düşünce nasıl kalkacağını biliyorsun çünkü.
Güvendiğiniz dağların çok olması, o dağlara hiç kar yağmaması (yağarsa da yağsın ilkbahar gelince karlar erir) umuduyla.
Allah’a emanet olun.