Firavunu bilir misiniz Firavun’u. Deniz ikiye ayrılmış inanmamış Hz. Musa’ya.
Bu insanoğlu var ya insanoğlu; pek çok mucizeyi görmüş, yedikleri içtikleri gökten yağmışta, Hz Musa yanlarından azıcık ayrılıverince altından buzağıya tapmış.
Kölelikten kurtar, ölümden kurtar, yedir içir sonra güven. Arkanı az bir dön, geri geldiğinde her şey başa dönsün. Peygamber sabrı burada gerekli.
Neden hep kötü örneğin müşterisi çok?
Televizyonlara bir bakın. Aldatmakta kadını – erkeği, evlisi - bekarı kalmadı. Kimin eli kimin cebinde belli değil.
İyide eskiden çıplak kadın çıktı diye kanal değiştiren pek çok kişi, katıksız bir masumiyetle bu diziler ayıla bayıla seyrediyor. Her şeyde çok buna şaşırıyorum.
Çoluk çocuğun ekran başında olduğu saatlerde herkesin bir birini aldattığı diziler o kadar normal yayınlanıp o kadar kanıksanmış bir şekilde seyrediliyor ki, neredeyse çocuklar standart aile düzeni bu sanacak.
Sadece dizi değil, yarışma programları da öyle. Güven Bana diye bir yarışma var. Bir yarışmacı Kur-an üzerine yemin ediyor “satmayacağım seni” diye. Sonra yüz yılın satışı…
Parayı görünce ne yemin kalıyor, ne onur, ne gurur.
İki gün önce benzer bir durum olmuş yine aynı yarışmada. Demek para onur ve insanlığı da satın alabiliyormuş.
Keçecizade Fuat Paşa ismini duyanınız var mı?
Abdülaziz Döneminde pek çok görevde bulunmuş. Sonunda sadrazam olmuş, zeki, kıvrak zekâlı bir bürokrat.
Pek çok nüktesi eminim internet aleminde dolaşıyordur.
Abdülaziz Avrupa ziyaretinde Fuat Paşa’yı yanından hiç ayırmamış. Kendisi iyi derece Fransızca ve İngilizceyi de biliyor Paşa’nın
Bu Avrupa ziyaretinde sıra İngiltere’ye geliyor ve düzenlenen baloların birinde Kraliçe, namını duyduğu Fuat Paşa’ya yaklaşarak sohbete başlıyor.
Sohbet bir süre sonra her şeyin bir fiyatının olup olmadığına geliyor.
Kraliçe :
- Olur mu diyor, her şey de satılık değildir.
Fuat Paşa biraz üsteleyip, her şeyin fiyatının olduğunu savununca, Kraliçe sinirleniyor.
- Mesela diyor kraliçe, beni elde etmek için ne önerebilirsiniz ki?
Fuat Paşa muzipçe gülümsüyor ve taşı gediğine koyuyor:
- Gördünüz mü Ekselans, pazarlık başladı bile.
Fuat paşa orada tabi politik davranmış. Lakin maalesef onura ve ahlaka değer biçilen bir süreçten geçiyoruz. Bunu yaşarken de gerek dizilerle gerekse yarışmalarla durumu ilan ediyor, bunun üzerinden de para kazanıyoruz.
Gideri var. İnsan değer yargılarını zorlayan her şeyin gideri var.
Korkarım yakında güven sadece lokanta ismi olarak kalacak.
Bizim RTÜK niye var bilmiyorum. Ama bu dizi ve yarışma işinin bir hal çaresine bakılırsa sevinirim.
GOL ATABİLDİĞİN KADAR VARSIN.
Kim ne derse desin bana göre futbol bir sonuç oyunudur.
Yok efendim futbol göze hitap etmeliymiş, yok sonuç önemli değil yeter ki güzel futbol ortaya koymalıymış… Mışda mış…
Bunların hiç önemi yok.
Mesela siz hiç PTT 1. Lig’de iyi futbol oynayan ama gol atamayan bir takımı bir üst kümeye çıkartıldığını gördünüz mü?
Yahut güzel futbol oynayan bir takıma yenilmesine rağmen puan verildiğini?
Ben görmedim.
Futbolun her yanından rant akarken hiçbir yerinde güzel top oynayanı ödüllendirmek gibi bir düşünce yoktur. Varsa yoksa sonuç. O zaman futbol bir sonuç oyunudur.
Gol atan parayı kapar. O kadar. Başka hiçbir esprisi yok.
Bir süredir Konyaspor yöneticileri eleştirildiği için şikâyet ediyor. Medyadan takip ediyorum.
Bir defa şunu söyleyeyim. Siyasetçi yada kulüp yöneticileri gibi şahısların şikayetlenmelerini çok saçma buluyorum.
Neden?
Basit: kimse zorla tutmuyor ki!
Spor yöneticisi. Maç kazanamıyorsan başarısızsın arkadaş. Eleştirilmen normal. Bu işe girdiysen bana dokunmayın deme şansın yok ki.
Eleştirileceksin, yıpratılacaksın. Olmaz arkadaş dersen oyunun dışında kalacaksın.
Oyun dışı kalmak istemiyorsan, yapacağın tek bir şey var: iyi yönetici olacaksın, iyi topçular alıp takımına maç kazandıracaksın.
Kısacası futbol gol oyunudur. Gol atıyorsan maç kazanırsın. Buda sana başarı getirir. Kazandığın maçtan sonra laf söyleyen var mi?
Yok.
O halde yapılacak şey enerjini eleştirenlere bağırıp çağırmak yerine, takım maç kazansın diye harcamak.
İDDAA
Sergen son günlerde esprileriyle kırıp geçiriyor.
Spiker gençlerin İddaa oyununu fazla oynamasından rahatsız olacak ki, sosyal sorumluluk gereği Sergen ağabeylerinden gençler için tavsiye koparacak. Bu masumiyetle, gençlerin iddaa oyununu fazla oynaması konusunda bir tavsiye verecek misin diye soruyor.
Sergen’den gelen cevap:
- Valla Bundesliga’ya dikkat etsinler. Fazla sürpriz sonuç alınıyor bu günlerde…
Epey güldüm. Sergence bir yanıt.
Yalnız şaka maka, devlet bu kumar işini kaldırdı. Tamam, güzel hoş. Fakat yine aynı devlet kendi eliyle gençleri kumara neredeyse teşvik ediyor. Bunun bir formülü bulunmalı.
Sayın Başbakanın bu konuda hassas davranacağını umut etmekten başka yapacak bir şey yok. Bu tehlikeli gidişe bir neşter vurulmalı diye düşünüyorum.