Konya'da yaklaşık 30 yıldır sema icra eden tespih ustası Özkan Gültepe, gündüz atölyesinde tespih taneleriyle akşam da sema meydanında Allah'ı zikrediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu bünyesinde sema meşk eden Gültepe, bu yıl "İrfan Vakti" temasıyla düzenlenen Mevlana'nın 748. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenlerinin manevi heyecanını yaşıyor.
Tasavvuftaki yeri ve manevi öneminden etkilenerek tespih yapmaya başlayan 42 yaşındaki Gültepe, akşama kadar el emeğiyle işlediği taneleri sabırla birbiri ardına diziyor.
Atölyesindeki mesaisinden sonra da Şeb-i Arus etkinliklerine hazırlanan Gültepe, akşam da "Mevlevi Ayini Şerifi"nde mensubu oluğu semazen topluluğuyla sema icra ediyor.
Gültepe, AA muhabirine, 13 yaşından beri sema meşk ettiğini, 11 yıldır da tespih ustalığı yaptığını söyledi.
Bulunduğu camiada tespih ve tesbihatın çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Gültepe, tespihe ilgisinin ve sevgisinin küçük yaşlarından geldiğini dile getirdi.
Tespihin yapılış serüvenini çok etkileyici bulduğunu kaydeden Gültepe, "Tespihe 'aksesuar' deniyor ama bize göre öyle değil tabi. Bir şeye şekil veriyorsunuz. Mesela ağaç tespihleri düşünürsek, kütük halinde alıyorsunuz, küçük küçük bölüp deliyorsunuz. Sabırla yapılan bir şey ve neticesinde de heyecanla ne çıkacak diye bekliyorsunuz. Bu beni çok cezbediyor." diye konuştu.
- "Tespih de insan da şekil vere vere en güzel halini alıyor"
Tespihin maddi ve insanın ise manevi şekillenişini birbirine benzeten Gültepe, şöyle konuştu:
"Ağaç dışarıdan çok güzel görünüyor, kesiyoruz, içi çatlak, çürük çıkabiliyor. Bu manidar bir şey. Hayatta da oluyor böyle şeyler. Bir insana baktığın zaman dışarıdan çok güzel görünebiliyor ama içi öyle olmayabiliyor. Ya da en son parlatma aşamasında bir çatlak ortaya çıkıyor ve o taneyi eliyoruz. Bu da manidar bir şey. Diğer taraftan da tespih malzemesini törpülemek, kaba tabiriyle yontmak, şekil vermek, insanın kötü huylarından, nefsinin kötü arzularından arınmasıyla benzeşir. Tespih de insan da şekil vere vere en güzel halini alıyor.”
Gültepe, tespihin yapım sürecini, Hz. Mevlana'nın insanın ruhi şekillenme sürecini anlatan "Hamdım, piştim, yandım" sözüyle de benzeştirdiğini anımsattı.
Gültepe, şöyle devam etti:
"Tespihin manevi anlamını kelimelerle izah etmemiz çok zor elbette ama tespih ve tesbihat çok önemlidir. Allah'ı zikretmekte kullanılan bir araçtır ve manevi olarak gönüldeki bir hisleniş, manevi bir hazdır. Sema ederken ayağımızla her çark attığımızda Allah'ı zikrederiz. Akşama kadar tespihle elimizde yaptığımız zikri, sema meydanında ayağımızla çark atarak yaparız. Bu benzerlik de bize çok manidar gelir ve bu tespih ustalığı hikayemizde de bizi çok etkileyen bir hadisedir."
Sema ederken ise kelimelerle ifade edemeyeceği duygulara büründüğünü anlatan Gültepe, şunları kaydetti:
"Çok özel duygular yaşıyoruz. Anlatılması doğru değildir ama çok muhteşem duygulara büründüğümüzü söyleyebilirim. Hatta Mevlevi büyüklerinin şöyle bir sözü vardır: 'Gören sanır ki safadan sema'-ı rah ederim, döner döner bakarım kuy-i yare ah ederim.' Dışarıdan görünenlerden başka içinde çok değişik duygular oluyor."