Türkiye ve yakın coğrafyamız için çok tehlikeli oyunların oynandığı aşikar. Yüz sene önce 1. Dünya Savaşı sonrası dizayn edilen ve paylaşılan İslam dünyası yeniden şekilleniyor. Bu şekillenme yeniden paylaşım savaşları anlamına gelmekte. Bu sebeple mücadele sadece Batılı büyük devletler ve Müslüman ülkeler arasında geçmiyor. Batılı büyük güçlerin de kendi aralarında paylaşımdan yüksek pay alma kavgası yapılmakta. Bu da coğrafyamızda yaşanan felaket ve tahribatın boyutunu arttırıyor. Herkes elini güçlendirmek için birilerini destekliyor.
Nasıl olsa ölen Müslüman, yıkılan şehirler Müslüman ülke şehirleri, silah satan Batılılar, ilaç satan, araç satan, yıkılan şehirleri de onlar imar edecek tabi bedeli karşılığı… Her hal ü karda kaybeden biziz…
İslam dünyasının neredeyse tamamında taşlar yerinden oynatıldı. Her devlet büyük sıkıntılar, halk hareketleri, savaşlar, iç savaşlar, suikastlar, bombalar ile mücadele ediyor yahut edemiyor. İslam ülkelerinin büyük bölümünü doğrudan etkisi altına alan bu olayların Türkiye’yi etkilememesi düşünülemez.
Türkiye yüz sene sonra 1. Dünya Savaşı’nın sonuçlarını ve kurulan dünya düzenini tanımadığını, buna itirazı olduğunu haykırmıştı. İslam dünyasında bir şeyler yapılmak isteniyorsa bunun Türkiye denklem dışına itilerek yapılamayacağı ortada. Bunu yeni oyunu kuranlar bizden iyi bilmektedirler. Bu sebeple Türkiye ya oyun kuranların istediği bir politik tavra dönecek ya da güçten düşürülerek bu oyuna müdahale edemeyecek.
7 Haziran geride kaldı. Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar yakın ve büyük bir tehdit karşısındayız. Ülkede yetki sahibi olan herkesin, her kurumun, siyasi partinin üzerimizdeki tarihi sorumluluğun farkında olması gerekir. Bugün yaptıklarımız gelecek nesillerimizi doğrudan etkileyecek. Bu sebeple kılı kırk yarıp düşünmeli ancak bir karar verdiğimiz zaman da küçük menfaatleri bir kenara bırakarak ülkenin geleceğinin karartılmasına karşı birlikte durmak zorundayız.