Kazanmak, başarmak, elde etmek için bedel ödenmesi gerektiğine inanırdım. Bu bilgiyi nerden öğrendim bilmiyorum ama çocukluk ve gençliğimin başında bu inançta değildim bunu hatırlayabiliyorum. Fark ettim ki bu kabul bende yerleştikten, sonra zafere giden her yolu engebeli sanmışım. Gül bahçelerinden geçerek zafere varılmaz sanmışım. Hatta yol seni misafir etmez, engeller vardır, başarıya giden yollar toz dumandır dedim ve yazdım pek çok kez.
Şimdi dönüp baktığımda görüyorum ki buna inandığım günden beri de yol bana zor geldi. Bu yazıyı yazmak da bu sebeple zor oldu. Uzun sürdü. Çok düşündüm. Özümden gelen “yol yolcusunu ağırlar” inancı ile sonradan kulağıma çalınan “Yolun sonuna sadece bedel ödeyenler varır.” İnancından hangisinin doğru olduğunu bu süreçte bulurum sandım. Doğru olanı bulamadım ve şuna karar verdim ki “Bence yol beni ağırlar, güle oynaya geçtiğim yolun sonunu göremesem de bir tebessüm kalır ruhumda. Ben hırpalandıktan sonra bir ihtimal gelen başarıyı kutlamaya ne halim kalacak ne isteğim. Tabi ki yorucu, tabi ki engeller var aşılması gereken. Ama gözümü yolun sonuna dikip içime gül kokusu çekebilirsem, o engellerden bir asker gibi değil de çiçek toplayan bir kız çocuğu gibi geçersem vardığımda hem o tebessüm kalacak ruhumda hem de başarı beni kucaklayacak.”
Dediğim gibi doğrusu yanlışı ne bilmiyorum. Sırf buna inanıyorum diye de her engel önümden çekilecek, insanlar yollarıma çiçekler atacak değil. Hiç kimse yoluma çiçekler dökmeyecek tabi ki. Ama ben inanıyorum ben emek verirsem su gibi akacak her şey. Ne var yani? Ben serperim o yollara çiçekleri. Bir masanın başında yorgun argın ders çalışırken, başak için gereken her şeyi yaptığımı getiririm. Bal badem sunmazsa bana hayat bir bardak sudan alırım bütün enerjimi. “Aferin sana!” derim kendime “Aferin, yolun hakkını veriyorsun”.
BİLDİĞİNİZ GİBİ…
Geleceğe dair hayalleri ve beklentileri bir kenarda tutun. Anı hayallerinizle inşa edin. Başarıya ulaşanlar perişan oldu bu süreçte diyorsanız, her hedefe perişan olarak varırsınız. Bedeller var bu hayatta derseniz, bedel ödemekten belinizi doğrultamazsınız. Süreçler vardır. Geçer. Geçilir. Geçeriz. Dimdik. En yorucu engelleri sek sek oyunu gibi atlarız. Yl bizi misafir eder, bazı misafirliklerde yorgunluklar kırgınlıklar yok mu? Olsun biz yolun sahibine kırılmayız. Kendimizi, yolcuyu hiç hırpalamayız. Geçer, geçilir. Yolun sonunda bu ruh ve beden bize en iyi versiyonuyla lazım. Ona iyi bakalım, gerekeni yapalım, zafer bizim olur.
Özetle dünyada her şey bildiğimiz gibi… Gülbahçelerinde mutsuz hayatlar ile tozun toprağın belki çöpün içinde kahkaha atan çocukları düşününce güzel diye tanımladığımız her şey alt üst oluverir. Dün bildiğiniz gibiydi, yarın bildiğiniz gibi olacak. Gerçek ne olursa olsun siz bildiğiniz gibi görecek, duyacak, hissedeceksiniz zaten. O yüzden gerçek ne olursa olsun benim payıma sadece bildiğim gibisi düşecek. Her şey, herkes, her olay siz onu nasıl biliyorsanız öyle. O yüzden iyi bilin, iyi olun, iyi bilinin.
NE YAPMALI? Başarmaktan değil, çabalamaktan haz almalı.