Celaleddin-i Rûmi’nin vefatının 747. Yılı Konya merkez olmak üzere çeşitli etkinliklerle anıldı. Vuslat gecesi buruk ve hüzünlü geçti. Hemen tüm kurumların, ilgili kuruluşların, meslek odalarının, belediyelerin bu hafta boyunca türlü faaliyetler yürüttüğü, devletin en üst düzeyde iştirak ettiği en önemli haftalardan biri olarak yıllardır bu törenler icra ediliyor. Gerek ulusal gerekse uluslararası birçok medya kuruluşunun ve basın mensuplarının ilgiyle ve dikkatle takip edip haberleştirdiği etkinlikleri tüm dünyada birçok kişi severek ve ilgiyle takip ediyor.
Mevlana’yı sevenler, öğretisini rehber edinenler ve elbette Mevlevilerle birlikte birçok yerli ve yabancı ziyaretçi bu günlerde Konya’ya geliyor. Bu hareketlilik hem etkinliklerin yoğun katılımla geçmesine hem de verilen mesajın güçlü olmasına vesile oluyor. Lakin bu yıl hiç de böyle olmadı, olamadı. Bir yıla yakındır tüm dünyayı etkisi altına alan salgın hastalık birçok şeyi değiştirdiği gibi Şeb-i Arus törenlerini de derinden etkiledi.
Bu yıl tertip edilen tüm faaliyetler, toplantılar, yarışmalar ve elbet Sema Ayin-i Şerifleri salgın hastalık tedbirleri kapsamında düzenlendi. Yine bu yüzden Büyükşehir Belediyesinin slogan olarak kullandığı “Bu yıl gönülden kucaklaşıyoruz” yaklaşımı tüm haftanın prensibi oldu.
Törenlere katılan tüm protokolün ve katılımcıların ortak noktası dünyanın ve ülkemizin de içinde bulunduğu salgın hastalık sürecinin olumsuz etkileri ve Mevlana’nın insana ve sağlığına verdiği değer oldu. İnsanın her bakımdan iyiliğini ilke olarak benimseyen Mevlâna ile ilgili bu süreçte başka bir odak noktası da düşünülemezdi zaten.
Etkinliklerin 7 Aralık’ta Şems-i Tebriz-i türbesinden Mevlâna Müzesine kadar yapılan yürüyüşle başlayan anma etkinlikleri 17 Aralık Şeb-i Arus günü Sema Ayini ile bitmiş oldu. Seminer, konferans, konser gibi etkinlikler bu yıl doğal olarak yapılamadı. Hatta sema ayini bile ancak iki kez icra edilebildi. Seyircisiz olarak icra edilen Sema Ayininde belki de en dikkat çekici nokta; semazenlerin sema anında zikirlerinin rahatlıkla duyulabilmesi oldu.
Bu dönemde medyanın, basın çalışanlarının ve sosyal medyanın gücü, tesiri ve etkinliği bir kez daha görülmüş oldu. Gazeteciler olmadan gündem oluşturmak ve süreci iletmek kolay görünmüyor. Diğer yandan bireysel kullanıcıların sosyal medyada yaptığı paylaşımlar azımsanmayacak kadar çok ve güçlü. Uzaktan iletişim diğer adıyla online ortamlar artık hayatımızın bir parçası haline geldi çoktan. Bu alanı göz ardı etmemeli.
Etkinlikler kapsamında düzenlenen etkinliklerden biri de Konya Kültür Müdürlüğü tarafından organize edilen Dünya İnançları fotoğraf Yarışması idi. On yılı aşkındır uluslararası düzeyde her yıl düzenlenen “Dünya İnançları Fotoğraf Yarışması” prestijli bir yarışma olarak kabul görüyor. Fotoğrafla ilgilenen ve fotoğraf çeken yerli yabancı birçok fotoğrafçının yıl boyunca hazırlık yaparak girdiği bu yarışma Konya’nın fotoğraf markası olabilecektir. Fotoğrafın gücü, ifadesindeki sade ve öz anlatım biçimi, farklı coğrafyaların ve kültürlerin tek bir kare ile anlatılabilmesi bu yarışmayı çok daha çekici ve önemli yapıyor.
Konya Kültür Müdürlüğü tarafından organize edilen Dünya İnançları Fotoğraf Yarışmasını Konya’nın tanınmış fotoğrafçılarından Reha Bilir takip ediyor. Hazırlıklar, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu ve Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu nezdindeki başvurular, teknik takip, jüri toplantısı ve ödül töreni dahil süreci sevk ve idare eden Reha Bilir fotoğraf adına Konya’ya büyük katkı sağlamış durumda. Fotoğraf yarışmaları deyince herkesin kendince bir yaklaşımı ve düşüncesi elbet olabilecektir. Diğer yandan fotoğrafın sanatsal bir uğraş olduğu unutulmamalı. Yüzlerce fotoğraf, onlarca fotoğrafçı bu yarışmaya giriyor. Sadece bu bile Konya adına dikkat çekmeye değer.