Gönül

Osman Uzunkaya

                Ah Gönül! Niye bu kadar rehavette ve böylesi bir gafletin girdabındasın? Niçin uyanmazsın uykularından? Hangi kör kuyunun dibinde debelenirsin bilmem ki! Nice karanlık dehlizlerin bilinmez yollarında çırpınır durursun? Niçin hala farkında değilsin içine kurulmuş nur fanusunun. Etrafını aydınlatan ışığı görmez misin? Oysa sen, Rabbimin evim diye buyurduğu Kâbe-i Muazzam’a gibi muhteşem bir mekân ve O’nun sana günde kırk kez nazar ettiği müstesna bir yapısın. Unuttun mu? Sana tembellik, uyuşukluk ve atalet yakışmaz. Seninle ilgili olan biten ne varsa Rabbimin bilgisindedir. Artık bu gerçeği idrak et! Bir an önce uyan o sonu gelmez uykularından. Silkin ve kendine gel. Üzerini karabasan gibi kaplayan rehavetten kurtar yakanı. Gaflet batağına saplanıp kalma. Çöz ayağındaki zincirleri. Uyuşuk ve zavallı mahlûklar gibi olma. Varlığına biçilen değeri bil. O’nun sevgisini hisset iliklerine dek. O’nu tanı, O’nu anla ve O’nu zikret. Kör gözlerini açta seyret etrafını. Ne olur gör artık senin için yaratılan tüm güzellikleri. Sevgi denen derya ile tanış. Aşkın sonsuzluk kapısını aralamaya bak! Çünkü zaman mütemadiyen erimekte,  devran dönmeye devam etmekte. Hiçbir şey aldatmasın seni. Hesap vaktine bugün dünden daha yakın olduğunu da aklından çıkarma.

                Daha çok kazanmak için hırs batağına saplanıp kalmış azgın nefsini o bataktan çekip al! O nu dizginle, kontrol et ve sakın başıboş bırakma! Çünkü senin elinde sevgi denen muazzam bir güç var! İstersen bu tılsımlı güçle tüm güzellikleri fetheder, tüm çirkinlikleri ve melaneti de mat edersin. Yürüdüğün yol güzergâhında seni bekleyen tehlikelere dikkat et! Nefsi dizginleyeyim derken onun tuzağına düşüp el âlemin maskarası olma. Gururuna aldanıp çirkinliklere yelken açma. Gönül eri Şair Bestami Yazgan’ın; “Başın olsa da yüksek/Gözün enginde gerek/Kibirle yürüyerek/Yolu incitme gönül.” Diyen dizelerine kulak ver. “Gel ha gönül havalanma/Engin ol gönül engin ol/Dünya malına güvenme/Engin ol gönül engin ol.” Sözleriyle sana engin olmayı öğütleyen Teslim abdal’ı can kulağınla dinle.  Pusulan aşk olsun. Dostunu seçerken Hz. Mevlana’nın; “Kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin; zira bülbül güle, karga çöplüğe götürür.” Sözünü aklından çıkarma. Senin en büyük rakiplerin; şeytan, nefis, gurur, hırs ve gaflettir. Bunlarla mücadeleyi elden bırakma ki güle erişebilesin.

                Seni Rabbimin “Evim” Diye buyurduğu Kâbe-i Muazzam’a ile eş tutması, O’nun sana verdiği değeri göstermesi bakımından mükemmel bir örnek olsa gerek. Kâbe-i Muazzam’a gibi sende dokunulmazsın. Bu dokunulmazlığı çiğnememek ve seni kırıp incitmemek bir kulluk görevi olduğu kadar, insanlık görevidir de. Koca Yunus’un; “Aksakallı bir koca/Bilinmez hali nice/Emek vermesin hacca/Bir gönül yıkar ise/Yunus Emre der hoca/Gerekse var bin hacca/Hepsinden iyice/Bir gönle girmektir.” Sözleri senin kıymetini ne de güzel anlatır.

                Allah’ın sana verdiği değeri Âlemler Sultanı Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa “Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama O sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.” Hadisi şerifiyle beyan eder.

                Ey gönül! Sen ki tüm Dünya’ya bedelsin. Önce kendini bil ve uyan bitmek tükenmek bilmeyen uykularından. Yol ol, dil ol ve köprü ol bütün gönüllere. Ne kır, ne kırıl. Çünkü seni seven Rabbini de sever, seni bilen Rabbini de bilir.

                Sevgiyle kalınız.