24 Haziran 2018 seçimlerinin cevaplaması beklenen sorularını analiz ettiğimiz bu yazıyı 24 Haziran seçimlerinden hemen önce kaleme almıştık. 24 Haziran seçimlerinin verdiği cevap, tarafları tatmin etmediği için arayışlar devam etti. Önümüzdeki seçimlerde bu soruya tekrar cevap aranacağı beklenen bir gelişme olmakla birlikte süreç erken başladı. Geçen hafta içinde Erdoğan karşıtı blokun lideri ve ana muhalefetin kurumsal temsilcisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet ittifakının adayı olarak cumhurbaşkanı adayı olabileceğini çekingen bir üslup ile ima etti. Ana muhalefet liderinin Cumhurbaşkanı adaylığı doğal, beklenen bir şey olmasına rağmen çekingen üslup anlaşılır değildir. Yine de bu açıklama ile 2018 seçimlerinde cevabı verilmeyen, cevabı beğenilmeyen soruların yeniden gündeme geleceğini öngörebiliyoruz.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına cevabı mutlaka olacaktı ve bu cevap gelmeden yazımız tamam olmayacaktı, bekledik. Hafta içinde İYİ Parti Genel Başkanından beklenen açıklama geldi. Açıklamadan İYİ Partinin CHP ile ilişkisini sürdürmeye istekli olduğunu ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına ise sıcak bakılmadığını öğrendik. Meral Akşener, bu açıklaması ile önümüzdeki süreçte aktif rol alacağını şüphemiz yoktur.
Bulmacada eksik parça böylece tamamlanmış oldu. 20 Haziran 2018 tarihli yazımızda;
‘Kapatma davaları, Ergenekon, Ayışığı Balyoz gibi adlarla kodlanan darbeleri, Cumhuriyet Mitingleri, Gezi Olayları ve son olarak 15 Temmuz hain FETÖ Kalkışması gibi büyük badireler atlatmasına rağmen Ak Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’ye bir iktidar sorunu yaşatmadı. Türkiye, aksine paradoksal olarak muhalefet sorunu yaşadı. 24 Haziranda ‘Türkiye muhalefetinin kurumsal liderliği/temsili kim tarafından yapılmalı?’ sorusuna cevap aradık.’ demiştik.
Seçimlerin verdiği cevap tatmin etmemiş olacak ki arayışlar devam ediyor. Muhalefet sorunu, 24 Haziran 2018 Seçimlerinin çözemediği bir sorun olarak önümüzdeki günlerin gündemi olacak.
Türkiye’nin ana muhalefeti olarak görevlendirilmiş olan CHP’nin, ana aksından koparak mezhepçi, etnik kimliği önceleyen yapıların kontrolüne girmesi ile ana muhalefet rolünü ifa edemeyeceğini değerlendiren ‘Müesses Nizam, Global Monarşi, Üst Akıl’ İYİ Parti liderini ‘demir leydi’ imajını da parlatarak ana muhalefet liderliği için hazırlıyor. Ancak bu rol, seçmen nezdinde kabul görmüyor ve bu kabul görmeyiş Global Monarşiyi kızdırıyor. Meral Akşener ve İYİ Parti seçim sürecinde beklenen heyecanı üretemediği için, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP ise beyaz türk, seküler kürt, bürokratik devlet sentezini taşıyamadığı için ‘Müesses Nizam, Global Monarşi, Üst Akıl’ kızgın, çaresiz ve oyun arayışında.
Bu arayışlara rağmen Erdoğan karşıtlığında konsolide olan muhalefet, liderlik çatışmasını bir seçim dönemi daha erteleyecek gibi gözüküyor. HDP’nin muhalefet bloğuna entegrasyon sorununun bu ertelemede ana faktör olduğunu da ayrıca vurgulamak gerek.
Türkiye’de seçimler, sadece ülkeyi kim yönetecek sorusuna cevap veren bir yöntemden ibaret değildir. Son yıllardaki tüm seçimlerimiz Muesses Nizam, Global Monarşi, Üst Akıl olarak adlandırılan fluu güçler/yapılar ile milli güçler/yapılar arasında olmaktadır. Bir araya gelmesi mümkün olmayan yapılar, 24 Haziran 2018’e giden süreçte Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığında birleştirilmişti. Bu birleştirme stratejisi önümüzdeki günlerde daha komplike olacak ve yeni unsurlarla takviye edilerek devam edecek.
Evet; yazdıklarımız komplo dili gibi gözükse de o kadar gerçek ki…
Rahmetli Erbakan Hocamdan öğrendiğimiz O’na da cennet mekan Abdulhamid Han’dan tevarüs eden bir düşünme sistematiği var. Cennet mekan Abdulhamid Han, karar vermede tereddüt yaşadığında, Muesses Nizamın kararını test eder, tam zıddını yaparmış.
Millet de aynısı yapıyor zaten…
Peki, Global Monarşiyi bu kadar kızdıracak ne yaptık?
Global Monarşinin şımarık evladına ‘one minute!’ derseniz,
BM Genel Kurulunda ‘Dünya Beşten Büyüktür.’ diyerek küresel sisteme meydan okursanız,
Yalnızca Türkiye’nin değil, yalnızca Müslüman halkların değil, tüm mazlum milletlerin umudu haline gelmişseniz,
Kızarlar…
Topkapı Sarayı'nın girişindeki levha aslında bu kızgınlığın, korkunun kökenini ifşa ediyor; ‘Yâ Valiyete Külli Mazlûm. Tüm mazlumların sığınağı’
Son söz yerine;
Aralarındaki örgütsel farklılığa, ideolojik çatışmaya rağmen Erdoğan karşıtlığında birleştirilen, organize edilen, koordine edilen kadroların analizi yapılmadı. Oluşturulan bu gri koalisyona ve koalisyonun stratejisini belirleyen akla ve kurguya dair güçlü bir sorgulama olmadı.
Bu analize ve sorgulamaya o kadar muhtacız ki…