Ak Partililer “Tayyip Erdoğan’ı Yedirmeyiz” diyorlar. Kim yiyecekmiş, niye yiyecekmiş? Niye yedirmeyecekmişiz? Babamızın oğlumu başbakan?
Şu kadarını söyleyeyim! Vallahi babamızın oğlu değil ama başbakanın 10 Yılda ülkemize yaptığı hizmeti babamızın oğlu olsa yapamazdı.
Son 10 Yılda;
Türkiye vesayet rejimini temelinden sarsarak vesayet bağlarından ciddi anlamda kurtulmuştur. Mesela “üst düzey askeri bir yetkili dedi ki” diye başlayan, hatta zaman zaman fırça çeken manşetleri ne çabuk unuttuk.
Ekonomik kalkınma ve istikrarlı bir şekilde Çin’den sonra en hızlı büyüme ile Anadolu insanı bu kalkınmaya ortak edilmiştir. İmkan ve fırsatlar 3-5 cibilliyeti belirsiz ailenin tekelinden kurtarılmaya çalışılarak insanımızın önü açılmıştır. Fırsat eşitliği sağlanmıştır.
Daha önceki hükümetlerin İMF’den aldığı borç bu hükümet tarafından ödenip bitirilerek İMF ülkemizden kovulmuştur.
Küresel sermayenin ve içerideki taşeronlarının (bu taşeronlar yukarıda belirttiğim 3-5 aileden başkası değildir) Türkiye’nin kıçına taktığı hortum çıkartılıp atılmıştır. Sanayiciyim diye geçinip, yıllardır millete montaj kakalayan ve esas gelirlerini devlete faizle borç vermekten sağlayarak semirenlerin hortumları da kendi mabatlarına çevrilmiştir.
Türkiye yıllardır ayağına takılan bölücülük prangasından kurtulmak üzeredir. Çözülmesi imkânsız görünen “Kürt Sorunu” bitme evresine girmiştir.
Bankaların uyguladığı fahiş kredi kartı faizi sömürüsüne engel olmak için kanun tasarısı hazırlanmıştır. (Türkiye’de uygulanan kredi kartı faizleri ABD’de uygulananın 20 katından fazladır)
Enerjide dışa bağımlılığı bitirmek için Nükleer ve HES hamleleri yürütülmektedir.
3. Havalimanı projesi ile THY’nin dünyanın en büyük havayolu şirketi olmasının yolu açılmıştır. Malumunuz 3. Havalimanının faaliyete geçince İstanbul dünyanın en büyük aktarma merkezi olacak ve bir çok büyük havayolu bu işten zararlı çıkacaktır.
Milletin sırtından semiren 1-2 holdingin beleşe kapattığı köprü ve otoyol ihalesi başbakanca iptal edilmiştir.
Alkollü içki lobisinin bütün itirazlarına rağmen, alkol reklamlarına ve satışına gelişmiş ülkelerdeki gibi bir çeki düzen verilmiştir. (Bu düzenlemelerde isteyenin, istediği gibi zıkkımlanmasına mani bir durum yoktur)
Sağlık sisteminde ilaç devlerinin ve tıbbi cihaz kartellerinin isteklerinin aksine çok büyük devrimler yapılmıştır. Yeşil kartlısından, Bağ-Kurlusuna kadar tüm vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmetini daha ucuza alması sağlanmıştır.
3. Köprünün temeli atılarak İstanbul trafiğinin gelecek 30 Yıllık planlaması yapıldı. (Dikkat !Yavuz Sultan Selim Köprüsü demiyorum. İranlılar kızabilir.)
Kanalistanbul projesi gündeme alınarak, dünyanın en güzel tabiat harikası olan boğaz korumaya alınmak istenmektedir. Ayrıca kanal çevresine yeni bir şehir kurulması planlanarak belki İstanbul’a nefes aldırılmak istenmektedir. Montrö Sözleşmesi’ne aykırı diyerek bu projeye ilk karşı çıkan İngiltere’dir.
Son yıllarda Türkiye bölgesinde yaşanan tüm gelişmelere müdahil olmak istemektedir. Kendisinden bağımsız gelişen her olaya karşı tavır almakta ve bu bölgede iş yapacaklara Türkiye ile masaya oturma şartını dayatmaktadır.
Türkiye, giderek batıdan, ABD’den ve özellikle Avrupa Birliği ve birliğin kelek keseni olan ülkelerden bağımsızlaşma sürecine girmiştir.
Hülasa; Türkiye eski Türkiye değildir, kimseye sormadan, kendi başına işler yapmaya kalkışmaktadır. Laf söz dinlememektedir. Çok ileri gitmektedir. Üstelik küresel sermayenin istediği faizi ödemeyi reddetmektedir. Küresel ağababalarına faiz ödemeyen bir hükümet ne işe yarar ki? 3-5 Yıl daha böyle giderse tamamen kontrolden çıkma ihtimali mevcuttur. Derhal haddi bildirilmelidir.
-Ok. Nasıl yapsak? Nereden başlasak?
-Tayyip Erdoğan’ı yiyerek işe başlanabilir. Haydi, koçlarım göreyim sizi!