Gezi konusu ile Türkiye’de iki konu perdelenmektedir. Bunlardan birisi Suriye konusudur, ikincisi ise BDP ve PKK’lıların aşırı şımarık bir şekilde yapmış oldukları açıklamalar, eylemlerdir…
Olayı birkaç farklı açıdan yazmak gerekiyor, öncelikle şunu ifade edelim Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki belirsizlik, ülkesini seven ortalama her vatandaşta mide spazmına vesile olacak kadar can sıkmaktadır.
Suriye’deki belirsizlik ise şu an için Türkiye’nin kaybettiği, Esed’in kazandığı bir durum görüntüsü ile yine her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının moralini bozmaktadır.
Öncelikle kimse yanlış anlamasın bunları AK Partiye muhalefet olsun diye yazmıyorum, AK Partinin icraatlarını genel olarak destekleyen de bir insanım sadece anlayamadığımı ve görüntünün can sıktığını ifade için bu yazıyı yazıyorum…
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, "Türkiye’nin 3 tarafı deniz; Karadeniz, Ege, Akdeniz. 3 tarafı da Kürdistan’dır. Bu da Ortadoğu’nun bir gerçeğidir" diyor. Bu Kürdistan hangi Kürdistan’dır? Ve hangi Türkiye’nin gerçeğidir, bu durum? Hangi ara kuruldu bu Kürdistanlar…
Biz hükümetimize inanıyoruz, tamam Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde PKK ve BDP’ye bir söz verilmedi, kabul ediyoruz ama mesela bebek katili cani Abdullah Öcalan’dan başlamak üzere PKK terörist başlarının, BDP’li işbirlikçi Türkiye düşmanlarının hepsi nasıl ağız birliği yaparak iki de bir “Hükümet söz verdiği adımları atmalı” deyip duruyorlar.
PKK’nın uzantısı PYD’nin burnumuzun dibinde oluşturduğu fiili durum hükümetimiz açısından hiçbir rahatsızlık oluşturmuyor mu?
Oluşturuyorsa ne yapılmaktadır ya da ne yapılacaktır? Doğrusu biz bilmek istiyoruz.
Anlıyorum hükümet seçimlere kadar çatışmasız bir şekilde gitmek istiyor PKK ve BDP ise bu huzur ortamından zararlı çıkacaklarını düşündükleri için huzursuzlar, hükümete el ense çekiyorlar ama benim anlayamadığım hükümetimiz biz normal vatandaşların yaşadığı kaygıyı niye yok etmiyor?
Her şey İstanbul’daki bir parka kilitlendi, CHP’nin çirkefleşmesi ile sanki bir halt varmış gibi günden o konunun üzerinde ilerliyor. Ama Başbakanımız bilmez mi bu millet ne CHP’nin kahramanlarını önemser ne beyin yıkamasına kanar.
Bu gün bu milletin Gezi diye bir sıkıntısı sorunu yok, CHP’de oradan bir şey çıkaramaz. Fakat Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi, PKK’nın daha fazla silahlanmış olması, Türk askerinin eski mukavemetini kaybettiği korkusu hepimizi çok daha fazla tedirgin etmektedir.
Hükümetimiz bize açıkça ifade etmelidir, Doğu ve Güney Doğuda bizim bilmediğimiz bir hesap mı var? Bizim bilmediğimiz bir pazarlık mı var? Hadi daha net yazalım, BDP ve PKK’ya özerklik sözü mü verildi?
Bunlar yoksa neden bu kadar rahat bir şekilde PKK lideri cani Öcalan iti çok rahat bir şekilde İmralı’da basın toplantısı düzenlemek isteyecek kadar hadsizleşebilmiştir?
Hakkâri’de Kale Kol inşaatına saldırı da neyin nesidir? Devletin sınırlarını koruması BDP’lileri neden rahatsız etmektedir? BDP’liler rahatsızdır da hükümet neden bu konularda çıt çıkarmamaktadır?
Tamam, Devlet Bahçeli de şöyle yapmıştı, böyle yapmıştı, asamamıştı falan filanda… Siz AK Partisiniz MHP değilsiniz ki… Bu millet size kaderini bağlamış, siz eğer teröristlerin bu kadar rahat hareket etmelerine olanak tanırsanız, bu milletin, “ülkesi işgal edilecek” korkusunu yaşamasına vesile olursanız nasıl olacak? Nereye koyacağız Büyük Türkiye’yi? Nereye koyacağız işgal edilmiş Türkiye’yi?
Suriye konusuna gelince, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun konuşmaları son günlerde bir tekrardan öte gitmiyor. Biz şöyle yaptık, biz böyle yaptık, 500 bin Suriyeli mülteciyi Türkiye’de misafir ettik…
Açıkça yazalım, Sayın Bakanım Suriye konusunda ne düşünüyorsunuz, Esed bu savaşı kazanıyor gibi görünüyor. Ne yapacaksınız? Mısırla diplomatik ilişkileri bitirelim, Suriye ile bitirelim, nasıl olacak? Planınız ne? Mesela önümüzdeki 2023 yılı için 500 milyar ihracatı hangi ülkeye yapacağız?
ABD ile müttefikiz ABD bizimle aynı çizgide değil, AB ile müttefikiz AB bizimle aynı çizgide değil, Suudi Arabistan ile müttefikiz, bizimle aynı çizgide değil…
Acaba neden? Çok ani hızlı ve diplomatik dile uygun olmayan, romantik ve irrasyonel bir dille, dünya bizim zannedip açıklama mı yapıveriyoruz?
Sizin açıklamalarınızla Türkiye’nin gücü aynı orantıda değilse nerede hata yapıyoruz? Acaba biraz daha diplomatik bir dili mi önemsemeye başlamamız gerekiyor? Yoksa Türkiye’nin gücü ABD’ye, Rusya’ya rest çekecek boyuta geldi bizim mi haberimiz yok?
Öyle ise girseydiniz Suriye’ye ezseydiniz şeytanın başını ve Suriye’ye özgürlüğü getiriverseydiniz…
Bir de şimdi muhalifler yenilir ve Suriye’deki fiili durum devam ederse o kadar ölen insan niye ölmüş olacak?
Boşu boşuna mı? Biz sadece açıklama bekliyoruz, hepsi bu…