Gençliğe 1071 ruhunu kazandırmamız lazım!

Malazgirt Zaferi’nin Türk tarihi açısından öneminin oldukça büyük olduğunu ve bu zaferin yeni nesillere her zaman anlatılması gerektiğini ifade eden Konya Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, “Malazgirt, hiçbir zaman unutturulmamalı. Gençliğimize, 1071 ruhunu kazandırmamız lazım. Çünkü oradaki ruha ihtiyacımız var.” dedi.

Malazgirt Zaferi’nin öneminden ve Sultan Alparslan’ın güçlü kişiliğinden bahseden Konya Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Malazgirt ruhunun tekrar kazanılması gerektiğinin altını çizdi. Mustafa Güçlü, Türk tarihinin kaderinin Malazgirt Zaferi’nin belirlediğini ifade ederek şu sözlere yer verdi; “Malazgirt Zaferi, Türk tarihinin kaderini belirleyen önemli savaşlardan biri. Bazı müellifler Batı Türklüğünün devlet oluş tarihini Malazgirt’e bağlarlar. Türkiye’nin kuruluş tarihini 26 Ağustos 1071 olarak söylerler. Ama Nihal Atsız gibi müellifler, 23 Mayıs 1040 Dandanakan Zaferi için aynı şeyi düşünürler.”

‘ADALETLİ, ERDEMLİ VE CESURDU’

Alparslan’ın savaşçı yönünün güçlü, adaletli ve cesur bir sultan olduğunu vurgulayan Güçlü, “Alparslan, çok adaletli, erdemli ve cesur bir sultandı. Ama Malazgirt harbinde yapılan anlaşma aslında Alparslan’ın savaşçı yönün güçlü, diplomasi yönünün zayıf olduğunu gösterir. Zaten savaşın büyüklüğüne göre kazanılmış bir anlaşma değil. Zayıf bir anlaşma yapıldı. Kızıl Irmak Nehri sınır çizildi. Doğusu Türklerin, Batısı Bizans’a ait kalacak şekilde idi. Bizans her sene vergi verecek, savaş zamanlarında da Selçuklu’ya askeri yardım yapacak anlaşması vardı. Bu yüzden savaşın büyüklüğüne göre zayıf bir anlaşma. Ama Romen Diyojen, henüz tahta oturtulmadan Bizanslılar öldürdüğü için anlaşma bozuldu. Türkler de Alparslan’ın emri, Artuk Bey’in komutasında Anadolu’ya girdiler. 4 sene içerisinde boğazlara dayandılar.” ifadelerine yer verdi.

‘TARİHTEN İBRET, GÜNÜMÜZDEN DERS’

Güçlü, sözlerine şu şekilde devam etti; “Tarihten ibret, günümüzden de ders almak lazım. Türkiye Cumhuriyeti, İngilizlerin hakimiyeti olduğu şartlarda bağımsızlığını ilan etse de, batıya bağımlı bir ülke olarak tanındı. Ama biz, 15 Temmuz 2016 yılında kendimize geldik. Amerika’ya, batıya, içerideki yerli iş birlikçilerine rağmen müthiş bir hamleyle bertaraf edildi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin fiilen bağımsızlığı gerçekleşti. Bu bağımsızlık kazanışı, Dandanakan Zaferi’ne benzetilir. İnşallah ilerde 1071’ de benzeteceğimiz, Kıbrıs’ın devlet olarak ilan edilmesi, Azerbaycan ile de ittifakların federasyonunun kurulabileceği günleri görürsek, Malazgirt’e benzer bir başarıyla cihan devleti olacağız. Bunun umudunu taşıyacağız.”

‘UNUTTURMAMAK ADINA HER ŞEY YAPILMALI’

Malazgirt Zaferi’nin hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini söyleyen Güçlü, “Bu zaferi yeni nesillere unutturmamak adına her şeyi yapmalıyız. Tarihçiler, devlet adamları, gazeteciler ve kültür insanları her zaman dile getirerek yeni nesle aktarmaları gerekiyor. Bütün gençlerin teknolojiye bağımlı olduğu bir zamanda bunu yapmazsak, gelecek kuşaklar geçmişlerini unutarak emperyalizme daha açık hale gelirler. Gençliğimize 1071 ruhunu kazandırmamız lazım. Bazı zaferler her yıl, bazıları 0 ve 5’li yıllarda, bazıları ise 50-100 yıl gibi daha özel tarihlerde kutlanmalı. Ama Malazgirt, hiçbir zaman unutturulmamalı. Çünkü oradaki ruha ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

‘KEFENİNİ GİYDİ ATININ KUYRUĞUNU BAĞLADI’

Alparslan’ın savaşa nasıl gittiğinden bahseden Güçlü, “Alparslan Malazgirt’e giderken kefenini giydi ve atının kuyruğunu bağladı. Bu hareket Türklerle şehit olma arzusunu ifade eden bir gelenektir. Ve bütün askerlerine şöyle seslendi; ‘Şu an ben komutanınız, sultanınız değil, sizin gibi savaşan bir neferim. Bu savaşa menfaatini, rahatlığını, dünyasını düşünenler gelmesin. Gidebilirler’ dedi. Bunu hiçbir sultan demez. Savaş kanunudur ve kaçanı vurur. Buna rağmen o serbest bırakıyor. Gerçek ve samimi olanlarla savaşmak istiyor. Ve toplam 50 bin kişiyle, 200 bin kişilik orduyu yeniyorlar. İşte bizim bu ruha ihtiyacımız var. Yeni nesle sıkıntıları da anlatarak, ibret alan, bir daha aynı hatalara düşmeyen bir toplum olma umuduyla yaşamamız gerekiyor.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Konya Haberleri