Bursa Orhangazi'de bir kız öğrenci okulda sigara içerken yakalandıktan sonra intihar için cama çıkıyor. Aşağıdaki öğrenciler de "Atla! Atlasana!" diye küfürlü tezahürat yapıyorlar.
Camın önünde bir süre debelenen kız daha sonra korkuyor ve çıktığı camdan tekrar içeri girmek istediğinde arkadaşları camı içeriden kapatıyor. 16 yaşındaki gencecik kız daha fazla tutunamıyor ve düşüyor. Hayatını kaybediyor..
Bu olay bizim ülkemizde yaşanıyor. Cama çıkan da, atla diye tezahürat yapan da, camı içeriden kapatan da bizim gençlerimiz. Bizim yetiştirdiğimiz çocuklar.
Günümüzde gençlerimiz, giderek kuralsızlaşan bir yaşam tarzını benimsemeye ve sosyal yaşantılarında vahşileşmeye başladı. Değer yargıları olmayan, dünyanın merkezine kendisini koyup, kimselere kıymet vermeyen çocukların olduğu kalabalık bir güruhtan bahsediyoruz.
Dinî değerlerimizden uzak olmayı çağdaşlık olarak gördüğümüz ve modern olmak için İslam'dan uzaklaşmayı marifet saydığımız zamandan beri içten çöküşümüz başladı. Ar, namus, edep, utanma, vicdan ve merhamet gibi kavramları kaybetmeye başladık.
Oysa insanı kötülüklerden alıkoyan en büyük manevî güç Allah korkusudur. Allah'tan korkan insan ahiret bilinci ile yaşar ve kötülüklerden sakınır. Bu yüzden evde ve okulda evlatlarımızı yetiştirirken Allah korkusu olan vicdan ve merhamet sahibi kimseler olarak yetiştirmeliyiz. En büyük gayemiz akademik başarıdan önce kazandırmamız gereken değerler olmalıdır.
Bunun için en başta anne ve babalara çok büyük görevler düşmektedir. Yüce Allah Tahrim suresinde şöyle buyurmaktadır:
"Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır."
Bursa'da yaşanan ve daha bunun gibi nice hadisenin tekrar etmemesi için elimizden geleni yapmalıyız. Manevi değerlerimizi neslimize aşılayamazsak daha çok büyük belalara davetiye çıkarırız. Bu yüzden gençlerimizle yeteri kadar alakalı olmalıyız.